Türkiye’de projelerin %84’ünün ÇED sürecine bile tabi tutulmadan onaylandığını söyleyen DEVA Partili Rızvanoğlu, “ÇED gerekli değildir’ kararlarıyla projelerin sürecin arkasından dolanmasına izin verilmemeli” çağrısında bulundu.
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının 2024 yılı Faaliyet Raporu’nda yer alan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) verilerini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan veriler, Türkiye’de çevre koruma sisteminin ne kadar büyük bir krizle karşı karşıya olduğunu gözler önüne serdi.
Rızvanoğlu, “Bakanlığın 2024 raporuna göre: 4 bin 76 projeye ÇED kararı verilmiş. 641’i ‘ÇED Olumlu’ almış. 376’sına ‘ÇED Olumsuz’ denilmiş. 3 bin 436 projeye ise ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı çıkmış! Yani, projelerin büyük çoğunluğu bilimsel inceleme yapılmadan doğrudan dosya üzerinden onaylanmış! Özellikle madencilik projelerinde durum daha da vahim: 2024’te 1368 madencilik projesi için başvuru yapılmış. 1153 proje ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı ile sürecin tamamen dışında bırakılmış!” dedi.
Açıklamada, kamuoyunun sıkça duyduğu ancak yeterince bilmediği ÇED sürecinin anlamı ve önemi anlatıldı: “Çevre deyince hep duyduğunuz bir şey var. ÇED diyorlar, ÇED raporu diyorlar. Peki bu nedir ne anlama geliyor gerçekten biliyor muyuz? Dolayısıyla önce size Çevresel Etki Değerlendirmesi, yani kısaca ÇED’in ne olduğunu ve neden bu kadar önemli olduğunu basitçe anlatmak istiyorum. ÇED, bir proje başlamadan önce çevreye vereceği zararların bilimsel olarak değerlendirilmesini sağlar. Amaç, su kaynaklarını, tarım alanlarını, ormanları ve insan sağlığını korumak ve projelerin doğaya geri dönülmez zararlar vermesini önlemektir. Normalde, bir proje başlamadan önce toprak, su, hava ve insan sağlığına etkileri incelenir, halkın görüşleri alınır ve ancak bu değerlendirmeden sonra projeye izin verilir” dedi.
“Kararlar Her Şeyi Etkiliyor”
Milletvekili Rızvanoğlu “ÇED gerekli değildir” kararlarının etkisine değinerek, “Peki ya ÇED devre dışı bırakıldığında ne oluyor? Yeraltı suları kirleniyor ve bu sular evlerimize, tarlalarımıza, hatta sofralarımıza kadar ulaşıyor. Tarım alanları yok oluyor, çiftçiler geçimlerini kaybediyor ve gıda güvenliğimiz tehlikeye giriyor. Ormanlar kesiliyor, doğanın dengesi bozuluyor, iklim krizi hızlanıyor. Maden projeleri kontrolsüzce ilerlediğinde, toprak metallerle kirleniyor ve bu zehirli atıklar besin zincirimize giriyor. Hava kirliliği artıyor ve astım, kanser gibi hastalıklar daha yaygın hale geliyor. Kısacası, ÇED devre dışı bırakıldığında sadece doğa zarar görmüyor. Bu zarar çocuklarımızın sağlığına, çiftçimizin ekmeğine, içtiğimiz suya ve soluduğumuz havaya kadar her şeyi etkiliyor” dedi.
Rızvanoğlu ÇED onay süreçlerine ilişkin rakamları paylaşarak “Ama ne yazık ki Türkiye’de projelerin %84’ü ÇED sürecine bile tabi tutulmadan onaylanıyor! Düşünebiliyor musunuz? Yani Türkiye’de bir bakanlığın işini yapmaması, yönetmeliklerin arkasından dolanılmasına izin vermesi nedeniyle ağır ağır zehirleniyoruz. Kural ve kanunları umursamayan aç gözlü şirketler kazansın diye biz sağlığımızdan oluyoruz! Bakanlığın 2024 raporuna göre: 4 bin 76 projeye ÇED kararı verilmiş. 641’i ‘ÇED olumlu’ almış. 376’sına ‘ÇED Olumsuz’ denilmiş. 3 bin 436 projeye ise ‘ÇED gerekli değildir’ kararı çıkmış! Yani, projelerin büyük çoğunluğu bilimsel inceleme yapılmadan doğrudan dosya üzerinden onaylanmış!” dedi.
“Talebimiz Net: ÇED Süreci Göstermelik Olmamalı”
Maden projelerindeki ÇED onay süreçlerine de değinen Rızvanoğlu, “Özellikle madencilik projelerinde durum daha da vahim: 2024’te 1368 madencilik projesi için başvuru yapılmış. 1153 proje ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı ile sürecin tamamen dışında bırakılmış! Bu ne anlama geliyor? Yeraltı suları kirleniyor mu? Tarım alanları yok oluyor mu? Ormanlar ve meralar zarar görüyor mu? Bu soruların hiçbiri bilimsel olarak incelenmiyor! Sayıştay aslında bu duruma 2019 yılında dikkat çekmiş ve Bakanlığı açıkça uyarmıştı. Raporlarında, şirketlerin projelerini bilinçli olarak bölerek ÇED sürecinden kaçtığını belirtmişlerdi. Ancak Bakanlık, bu hakkın kötüye kullanılmasına göz yummaya devam ediyor. Şu anda uygulanan sistem denetimsizliği teşvik ediyor” dedi.
Rızvanoğlu açıklamasını çözüm önerileriyle sonlandırdı: “Bizim talebimiz net: ÇED süreci göstermelik olmamalı, gerçekten işletilmeli. ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarıyla projelerin sürecin arkasından dolanmasına izin verilmemeli. Sayıştayın uyarıları dikkate alınmalı ve hakkın kötüye kullanımı son bulmalı. Halkın katılımı sağlanmalı, projelerin zararları bilimsel verilerle incelenmeli. Doğamızı, suyumuzu, toprağımızı ve çocuklarımızın geleceğini denetimsiz projelere feda etmeyeceğiz!”