;
Bilim Ekonomi Politika

COVID-19’un Bize İklim Değişikliğiyle Mücadele Hakkında Öğrettiği 5 Şey

Bugün karşı karşıya olduğumuz acil krizin bize daha varoluşsal bir tehdit hakkında öğreteceği çok şey var: İklim değişikliği. Bekleyecek vaktimiz yok. Ancak COVID-19’un gösterdiği gibi, bu zorluğun üstesinden gelmek için gerekli araçlara sahibiz.

Haber: Suzanne DiBianca

Çeviri: S. Sena Akkoç

İklim değişikliği gözlerimizin önünde gerçekleşiyor; Bangladeş sular altında, Kuzey Kutbu yanıyor ve Kaliforniya’nın yıkıcı orman yangınları yayılmaya devam ediyor. Bekleyecek vaktimiz olmasa da çok geç olmadan rotamızı değiştirme gücümüz var.

Sağlık ve ekonomiden eşitsizlik ve liderliğe iç içe geçmiş bir dizi krizle yüzleşirken, artık işletmeleri yeniden değerlendirme ve nasıl daha sorumlu ve sürdürülebilir hale getirebileceğimizi düşünme zamanı. En çok nerede etkiye sahip olabileceğimizi kendimize sormalıyız ve harekete geçmeliyiz. Böylece daha sağlıklı ve daha dirençli bir geleceğe doğru yol alabiliriz. İklim krizini çözmek, eşitsizlik ve ırkçılığı ele alacak, ekonomiyi güçlendirecek ve küresel sağlığı geliştirecek. Ancak saat işliyor… İklim krizinin gerekli ölçekte ve hızla ele alınamaması, insanlığın geleceğini tehdit ediyor.

İşte COVID-19’un iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bize öğrettiği beş ders:

1. Gezegenimiz Beklemeyecek

Bilim topluluğu, viral bir pandemi ve iklim değişikliği riskleri konusunda uzun süredir uyarıda bulunuyor. Şu anki küresel seragazı emisyonları nedeniyle 1,5 derece hedefini kaçıracağız ve bunun yerine 3-4 derecelik bir artış göreceğiz. Salımların 2020’de, 2019’a göre yüzde 7 daha düşük olacağı öngörülürken, bunun maliyet çok yüksek. Bill Gates’in yazdığı gibi: “Dikkat çekici olan, salgın nedeniyle emisyonların ne kadar düşeceği değil, bu miktarın ne kadar az olduğu.” Gezegenin ihtiyaçlarını değiştirmek için cesur ve iddialı hedefler belirlemeliyiz. COVID-19 krizinden çıktığımızda, güvenli bir iyileşmeyi sürdürülebilir bir iyileşmeyle birleştirme fırsatımız var. AB, işleri ve büyümeyi artırmak, toplumların direncini güvence altına almak ve çevremizin sağlığını ilk sıraya koymak için dijitalleşmeyi kullanacak yeşil bir iyileşme planı önererek iyileşmeye öncülük etti.

2. Birlikte Çalıştığımızda Daha Dayanıklı Oluyoruz

İnsanlar, salgın yüzünden empoze edilen eşi benzeri görülmemiş sosyal koşullarla karşı karşıya kaldıklarında harekete geçtiler; yeni çalışma düzenlemelerini ve kişisel zorlukları kucaklayarak bize insanların dayanıklılık kapasitesinin ne kadar şaşırtıcı olduğunu hatırlattılar.

İklim değişikliği ilerledikçe ve dayanıklılığımız test edildikçe, bu krizi ancak birlikte çalışarak atlatacağımız açıkça görülüyor. Kayda değer bir şey yapmak için anlamlı ortaklıklar ve politika çalışması gerekiyor. Salesforce’un öncülük ettiği Step Up Coalition gibi kuruluşlar, kendilerini seragazı emisyonlarını azaltma konusunda işbirliği yapmaya adamış şirketleri bir araya getiriyor.

3. Zorluk, Yeniliği Teşvik Ediyor

Kriz boyunca, virüsün yayılmasını önlemeye yardımcı olan “takip ve izleme” uygulamalarının hızlı geliştirilmesinden işe geri dönmemize yardımcı olacak teknolojiye kadar birçok yenilikçi çözümle ileriye doğru hızlı atılımlar gördük.

Benzer şekilde, inovasyon da iklim değişikliğini üstlenmenin anahtarı: Adidas gibi küresel markaların Parley ile işbirliği yaparak, okyanusta bulunan plastik atıklarla ayakkabılar üretip plastik kirliliğine karşı yeni çözümler üretmeye başladığını gördük. Arbor Day gibi kuruluşlar da yenilik yapıyor; Evde Arbor Günü gibi kampanyalarla çevreci ağlarını çevrimiçi hale getiriyor.

Şimdi tüm kuruluşların öne çıkıp benzersiz güçlerini kullanma ve yenilik yapma zamanı.

4. Dijital Dönüşüm bir Zorunluluk

Pandeminin bir sonucu olarak dijital dönüşüm, yüksek hızda gerçekleşiyor. Görünüşe göre her şirket ya tamamen dijitale geçmeye ya da tamamen kapanmaya zorlandı. Kriz, endüstrileri ve sektörleri büyük ölçüde altüst etti. Seyahat tamamen durdu, etkinlikler büyük olasılıkla 2021’e kadar sanal olarak kalacak ve okullar, öğrencilerin sınıflara nasıl güvenli bir şekilde geri getirecekleri üzerine çalışıyor. Pandemi, bulut tabanlı çözümlere olan ihtiyacı ortaya çıkardı ve bulut bilişimin kalıcılığını sağlamlaştırdı.

Dünya Ekonomik Forumu, bu yılın başlarında daha geniş bir fon ve fikir havuzuna ulaşmak için dijitalleşmeyi kullanarak BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı üstlenmek için her büyüklükteki paydaşı bir araya getiren dijital bir kitle kaynak platformu olan UpLink’i başlattı. Ürün, Forum, Salesforce, Deloitte ve Microsoft arasındaki bir yıllık işbirliğinin sonucu ve okyanusların bugün karşılaşılan en acil sorunlarına yanıt olarak 15’ten fazla ülkeden 50’den fazla girişimci çözümden yararlanan Ocean Solutions Sprint ile piyasaya sürüldü. Platform şimdi Trilyon Ağaç hedefine ulaşmaya doğru kaydı. Bugüne kadar 250’den fazla sunumla yeni nesil değişiklikler yapanların bu küresel ağaç sorununu nasıl ele alacağını öğrenmekten heyecan duyuyorum.

5. Liderler Cesur ve Şeffaf Olmalı

COVID-19 krizi, güven oluşturmada şeffaflığın önemini gösterdi. Liderler bir güven kriziyle karşı karşıyalar ve kamuoyu tarafından daha önce hiç olmadığı kadar inceleniyorlar. Yerel yönetimler, şehirler ve işletmeler, COVID-19’a karşı yanıtları ellerine aldı, enfeksiyon oranlarını takip etti ve yerel düzeyde kısıtlamalar koydu.

İklim değişikliğiyle mücadelede güçlü bir liderliğe de ihtiyaç duyulacak. İklim kriziyle mücadele ederken yerel düzeydeki liderliğin gücünü zaten gördük. İş dünyasında da pek çok başarılı örnek var: Mastercard, kurumsal sürdürülebilirlik çabalarını birleştirmek ve çevreyi korumak için yatırım yapılan bir platform olan Priceless Planet Koalisyonunu kurdu. Unilever, “büyümelerini çevresel ayak izlerinden ayrıştırmak” için etkileyici bir çevre politikası uyguladı.

Pandemi, en çok hangi işletmelerin tüm paydaşlarıyla ilgilendiğini vurguladı. Bunlar, dünyanın aradığı ve sürdürülebilir, dirençli bir geleceği güvence altına almak için nasıl gerçek değişiklikler yapılacağını göstermeye hazır olan şirketler.

Daha İyi bir Gelecek İnşa Etmek

Yalnızca küresel sistemik değişimi katalize ederek 1,5 derecelik bir geleceğe ulaşmayı umabiliriz. Bunda her birey, kurum, hükümet ve şirket bu geçişte oynayacağı önemli bir role sahip.

Benim tavsiyem, bir şirket olarak en iyi yaptığınız şeyi düşünmeniz ve bu merceği iklim tepkinize uygulamanız. Örneğin bir nakliye şirketiyseniz, dağıtım ve lojistiği karbondan nasıl arındırabileceğinizi öğrenin. Otomobil endüstrisini de cesur düşünceleri için övmeliyim, dünyanın en büyük otomobil üreticilerinden bazıları COVID-19 krizi sırasında bile karbon taahhütlerinde bulunuyorlar.

Gizli formülünüz yenilik ise, daha temiz teknolojiyi nasıl katalize edebilirsiniz? Veya tedarik zinciri yönetiminde becerikliyseniz, satın almanıza olumsuz çevresel etkiyi azaltan şeffaflık ve verimliliği başkalarının öne çıkarmasına nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Şu an, harekete geçme, iş dünyasını yeniden hayal etme ve küresel ekonomik iyileşmenin gezegeni herkes için daha iyi hale getiren yeni bir normal yaratmanın zamanı. Endüstrileri kökten düzeltmek ve gezegenin ihtiyaç duyduğu değişimi yaratmak için daha fazla değişikliğe değil, cesur hırslara ihtiyacımız var.

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.