;
Ekonomi Politika

COVID-19, Yatırımcıların Sürdürülebilirlik Standardına Yönelik Önceliklerini Yeniden Düzenliyor

Ölümcül virüs bir bakıma iklim değişikliğinin zorluklarına karşı bir stres testi.

Yazı:Thomas H. STONER Jr.ve David SCHIMEL

Çeviri: Simay ALINMIŞ

Koronavirüs pandemisi halk sağlığı ve küresel ekonomiler için gün geçtikçe örneğine rastlanmamış küresel bir tehdit oluşturuyor. Krizin hızı, günlük yaşantımızda neden olduğu değişim dışında değerlerimize ve yatırımlarımıza yönelik tehdit olarak da yansıyor.

Ancak şu an yaşadığımız zor günlerde bile motivasyon kaynağının ne olabileceğini anlayabiliriz. Kriz, yatırımcılara güncel olaylar dahilinde portföylerini yeniden düzenleme imkanı sağlayarak gelecekteki iklimimiz için daha iyi ve yeni bir standardın ne olabileceğini gösteriyor.

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

Stres Testi

Virüs şimdiden enerji fiyatlarına olan bağımlılıklarımıza ve düşük karbonlu bir geleceğe dönüşümün ön gösterimini yaparak adeta bize bir stres testi uyguluyor. Hava ulaşımının durdurulması ve fabrikaların kapatılması, Çin ve İtalya’daki hava kirliliğini önemli ölçüde azalttı. Bu durum büyük olasılıkla enerji talebinde ve dolayısıyla karbon emisyonlarında en azından bir süreliğine önemli bir düşüşe neden olacak.Uzun ömürlü bir eğilim söz konusu olabilir: Suudi Arabistan’ın dünyayı ucuz petrol ile doldurma hamlesinden de etkilenen piyasanın son günlerde yaşadığı sert düşüşe rağmen, yenilenebilir enerji sektörünün ve fosil yakıtlara bağımlılığı daha az olan diğer şirketlerin, yatırımcılar tarafından tercih edildiğini gördük.

S&P 500 endeksinde bulunan 200 şirket, iklim riskini yönetmede lider olarak belirlendi. Bu 200 şirket, paniğin başlamasından bu yana, S&P 500’ün geri kalanından %33 daha iyi performans gösteriyor. Aynı zamanda sözü geçen 200 firma, şirketlerin temel iklim değişikliği hazırlığına ilişkin puanlamada öncelikli olarak iklim risklerini yönetme yetenekleri nedeniyle öne çıktı. Diğer otomobil üreticilerinden farkını gösteren Tesla; diğer havayollarından önce karbon nötr olmak adına kendini adamış Delta; rekabete göre agresif karbon azaltma hedefleri belirleyen NextEra Energy; şebekesini modernize etmeye ve yenilenebilir enerjilere yatırım yapmaya odaklanan yatırımcıya ait bir kamu hizmeti olan American Electric Power bu firmalar arasında yer alıyor. Bu 200 şirket arasında olmayanlardan biri olarak, diğer enerji üreticilerinin aksine yolunu fosil yakıtlardan ayırmayan Occidental Petroleum örnek verilebilir.

Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Yönelim

Yatırım eğiliminin koronavirüs krizinden ve mevcut petrol şokundan daha uzun sürebileceğine inanmak için birçok neden var. Ya da en azından yatırımcılara bu değişikliği bir çeşit “kalite kaçışı” olarak sürdürmeleri tavsiye edilebilir.

Çünkü bu olaylar aslında hükümetlerin iklim değişikliğiyle başa çıkmak için gerekli olan radikal politika değişikliklerini gerçekleştirdiklerinde gelecekte neler olacağını dair bir senaryo sunan harika birer doğal deney görevi görüyor. Bu değişiklikler; karbon vergileri, yenilenebilir enerji için daha büyük devlet yardımları ve arazi kullanımı ya da enerji verimliliği ile ilgili daha sıkı düzenlemeleri kapsıyor.

Aslında COVID-19, şirketlerin enerji tüketiminin, karbon yoğunluğunun ve politika değişikliklerinin iklim değişikliği tarafından belirlenecek değişken bir gelecek için ne kadar iyi hazırlandığına dair bir test sunuyor.

Mevcut kriz durumu, yatırımcılara değişken enerji-fiyat politika etkisine kadar uzanan riskler hakkında acı bir ders verirken, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) küresel sıcaklık artışını 2 derecede sınırlandırma hedefine ulaşılmasında daha net bir yol belirlemeye yardımcı olabilir. Şirketler piyasa sinyallerine duyarlı oldukları için yatırımcılar düşük karbonlu yatırım alanlarına yönelerek şirketlerin fosil yakıtlara bağımlılığını sona erdirilebilir.

ESG Fonları

Son haftalarda yaşanan yoğun fiyat dalgalanmaları esnasında gerçekleştirilen çevresel, sosyal ve yönetimsel yatırımların performansı bunu doğruluyor. Sektör, geçtiğimiz yıl rekor miktarda girişler gördükten sonra pazarın aksine en savunmasız olacağını söyleyen şüphecilere karşı çıktı.

Örneğin, ESG ETF’lere (Exchange Traded Funds) fon akışı, genel pazardan daha iyi bir performans gösterdi ve ESG ETF’lerin sadece %8’i, diğerlerinin neredeyse dörtte birine kıyasla daha fazla çıkış kaydetti.Yatırım ve iklim davranış değişikliklerimizin bazılarının krizin ötesinde ne kadar dayanıklı olacağını görmekle birlikte, tüketimin düşük karbonlu sonuçlara yol açacak yeni alışkanlıklar oluşturacağını biliyoruz.

İnsanlar daha az fiziksel etkileşime alıştıkça uzun vadede ulaşım için daha az talebe yol açılabilir. Buna en iyi örnek olarak, koronavirüs sebebiyle iş insanları ve öğrencilerin Zoom gibi çevrimiçi toplantı platformlarına geçmesi gösterilebilir. Ağır karbon sanayileri de krizden güçsüz çıkabilir. Yenilenebilir enerji ve düşük karbon uygulamaları olan, enerji verimliliğine yatırım yapan şirketlere doğal bir rekabet avantajı sunulması bekleniyor.

Soyutlanma Politikasının Riski

Hükümetlerin ve toplumların bu krize verdikleri tepki geleceğin daha sürdürülebilir bir yaşama dönüşüp dönüşmeyeceğini belirlemede yol gösterecek.

Elbette, bazı ülkelerin ulusal izolasyona daha fazla önem vererek ve uluslararası işbirliğini azaltarak tepki gösterme riski var. Buna örnek; Çin’in Amerikalı gazetecileri sınır dışı etmeye yönelik son kararı. ABD, yerel ve kendi kendine yeten bir ekonomiyi teşvik etmek amacıyla yerel petrol ve gaz kaynaklarını ikiye katlayarak yanıt verebilir. Bize göre, yanlış bir tepki olur. Bu, hem koronavirüsü yok etmek hem de iklim değişikliğiyle mücadele etmek ve yeni bir ekonomiye geçiş risklerini yönetmek adına gereken uyumlu politika değişiklikleri üzerinde çalışmak için dünyanın uluslararası işbirliğini canlandırması gereken bir an.

Yazının aslına buradan ulaşabilirsiniz.