;
Politika

“COVID-19 Sürdürülebilir Turizme Yönelik İlerlemenin Hızlanmasına Yol Açtı”

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO-BMDTÖ) Genel Sekreteri Zurab Pololikashvili, sürdürülebilir turizm ve COVID-19’dan en çok etkilenen sektör olarak turizmin pandemi sonrası durumu hakkında konuştu.

Yazı: Burcu Genç

Kitle turizminin çevreye ve karbon emisyonlarına etkisi nedir?

Sektör olarak turizm, toplumumuzun her bölümüne fiilen dokunuyor. Tu­rizm sektörü, BMDTÖ yönetiminde Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın tümüne olan taahhüdünü ve sorum­luluklarını yerine getirmek için çalışı­yor. Bunların arasına iklim hareketiy­le ilgili olan Amaçlar da dahildir. 15 yıldan uzun bir zaman önce, ilk ulus­lararası turizm örgütü olarak bu konu­ya değindiğimizden beri, çok yol kat edildi. Geçen yılın sonunda BMDTÖ olarak BM İklim Zirvesi COP25’te yer almış, turizm sektörünün sebep olduğu ulaşım emisyonları hakkında bir rapor yayınlamıştık. Bu raporda, 2030 yılına kadar oluşacak turizm kay­naklı taşımacılık CO2 emisyonlarının, insan kaynaklı emisyonların tümünün %5,3’ü olacağı belirtilmişti. Ancak sektörün sürdürülebilirlik taahhütle­rini yerine getirme çabaları ve yeni teknolojileri kucaklamasıyla, yolcu/ kilometre başına emisyonların düşme eğiliminde olduğunu görüyoruz. Ayrı­ca COVID-19’un sebep olduğu dünya çapındaki duraksama, sektörümüzü yeniden düşünmemize, sürdürülebilir turizme yönelik ilerlemelerin hızlanmasına ve iklim hareketini önceleme­mize fırsat tanıdı.

COVID-19 sonrası turizmin gelece­ği sizce nasıl olacak? Özellikle eko­nomisi esas olarak turizme dayanan topluluklarda dayanaklı ve dirençli işletmeleri sürdürmek mümkün mü?

Sürdürülebilirlik artık turizmin sa­dece bir parçası değil, sektörün tüm birimlerinin tam kalbinde yer alacak. Ayrıca turizme bağımlı toplulukların, dirençlerini artırmak için yaptıkları ça­lışmalardan ve değişen müşteri arzına karşılık verecekleri yanıtlardan dolayı turizmin daha çeşitleneceğini umuyo­ruz. Sektörümüzün sadece küçük birer örnekleri olan kırsal alan turizminin, kültür turizminin ve gastronomi turiz­minin büyümesi, dirençliliği artırırken faydaların olabildiğince yayılmasını da sağlayacaktır.

BMDTÖ’nün “Seyahat ve Turizm aracılığıyla İşleri ve Ekonomile­ri Desteklemek (Supporting Jobs and Economies through Travel & Tourism)” raporunda yer alan “İş­letmeleri ve ekonomileri, turizm ve seyahat yoluyla desteklemek” başlığı altındaki madde 18’de dijital turizm veya diğer bir deyişle “Sanal Gerçek­lik” teknolojileri destekli turizmden bahsediliyor. Ancak bildiğiniz gibi genellikle üçüncü dünya ülkelerinin ekonomileri turizme dayalı ve de­ğerli dijital teknolojilerine her daim ulaşımları mümkün olmayabiliyor. BMDTÖ’nün, bahsedilen alanlarda bu fırsatları yayabilmek için ne gibi planları var?

İnsanlar sosyal varlıklardır ve yeni yerler görmek, farklı deneyimler ya­şamak ve seyahat etmek için büyük tutku beslerler. Bunun değişmesi çok mümkün değil. Sanal gerçeklik dene­yimleri gelişmeye devam edecek, yay­gınlaşacak ve turizmin tamamlayıcısı olacaktır ancak turizmin yerine geçe­meyecektir. Aynı zamanda teknoloji, özellikle gelişmekte olan ülkelerde daha fazla insana ulaşarak turizm fırsatlarını genişletmek için verimli bir yol olacaktır. BMDTÖ’nün Çev­rimiçi Akademisi bunun mükemmel bir örneği. Online dersler aracılığıyla dünyanın her yanından insanlar ka­riyerlerini ilerletebiliyor veya turizm sektöründe çalışmak için gereken nitelikleri kazanabiliyorlar. Benzer şekilde BMDTÖ, gelişmekte olan ül­kelerde yeniliklere karşı yoğun bir ilgi olduğunu görüyor ve sektörümüzde halen devam etmekte olan dijital de­ğişim insanlara kendi işlerini yaratma fırsatı sunuyor.

Ekoturizmin, COVID-19 sonrası kitle turizmine alternatif olacağını düşünüyor musunuz? Veya niceliği azaltıp, niteliği yükselteceğine? Kitle turizmini ekoturizmle karşılaştıran herhangi bir veriniz, analiziniz veya tahmininiz bulunuyor mu?

Sürdürülebilir ve çevre-bilinçli tu­rizm pandemi öncesinde de yükseliş­teydi. Turizmi yeniden başlattığımız ve daha güçlü ve daha iyi olarak geri dönüş yaptığımız için bu trendin yük­selişi devam edecektir. Daha önce belirttiğim gibi, bu duraksama bize tekrar düşünme ve turizmi yeniden düzenleme fırsatı verdi. Bu ayrıca çe­şitliliğe daha fazla vurgu yapmayı da içeriyor. Bu yol, turizm tekrar büyü­düğünde -ki büyüyecektir- nispeten az sayıda olan popüler varış noktala­rına yoğunlaşmak yerine fırsatların daha geniş bir çepere yaygınlaştırıl­masını sağlayacak. Önemli olan tu­rizmin farklı türlerini etiketlememek, örneğin “eko” veya “kitle” diyerek sektörü pazarlara bölmemektir. Bu­nun yerine önemli olan, tüm sektörü geliştirmek, değer zincirini her seviye ve her kademede daha sürdürülebilir hale getirmektir.

Dünyanın farklı yerlerindeki turizm bölgelerinden, işletmelerinden ve paydaşlarınızdan aldığınız geri bil­dirimler ve yanıtlar nelerdir? Gü­veni tekrar kazanmak, 2021 turizm sektörü için mümkün görünüyor mu?

Bu ortak bir mücadele. Arkasında bu zamana kadar hiç olmadığı kadar bir­leşmiş bir küresel turizm sektörü bu­lunuyor. BMDTÖ Küresel Turizm Kriz Komitesi’ni topladığı zaman, üye ülkelerimizi temsil eden hükü­metlerin ve dünyayı tekrar harekete geçirmek için beraber çalıştığımız özel sektörün kararlılığına tanık ol­duk. Güveni onarmak bunun anahtar bileşeni olarak tanımlandı. Eğer in­sanlar güvende hissederlerse, tekrar seyahat ederler. Ve bu bir çığ etkisi yaratacak. Turizm, en nihayetinde insandan insana olan bir sektör; da­yanışmayı, anlayışı büyütür ve güveni tesis eder. Kısacası, turizmin kendini toparlaması, büyüme ve iyileşme için gerekli olan güven, dayanışma ve işbirliği gibi esasları tekrar inşa ede­bilir.