;
Politika

COVID-19 Krizinde Fosil Yakıt Lobisi Boş Durmuyor

Derleyen: Elif Baknalı

COVID-19 salgınının, insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak için küresel ölçekte birtakım önemli eylemler alınması gerekti. Sosyal mesafe kurallarının, seyahat kısıtlamalarının ve diğer önlemlerin getirilmesi, bazı ekonomik faaliyetlerin neredeyse durmasına, iş ve geçim kaynaklarının tehdit altında olduğu anlamına geliyordu. Bu da birçok hükümetin bireyler ve işletmeler için büyük çapta ve hızlı mali yardımlar yapmasına yol açtı.

Kurumsal lobiciler ise bu kaosta oldukça aktiftiler. Bu lobicilik faaliyetinin çoğu, konaklama ve diğer hizmet sektörleri başta olmak üzere etkilenen sektörler ve işletmelere yardım ve destek sağlamak için yapılıyor. Ancak, bu süreçte iklim tehlikesi başka bir yükselen eğilim olarak karşımıza çıkıyor.

Ekonomik aktivitelerin azalması nedeniyle seragazı emisyonları geçici olarak azalırken, COVID-19 krizinin ortasında alınan siyasi ve ekonomik kararların önemli uzun vadeli etkileri olabilir. Fosil yakıt tedarik zincirinden geniş kapsamlı hükümet müdahalelerine kadar yapılan fırsatçı lobicilik, COVID-19 krizine yönelik oldukça önemli ve yakından incelenmesi gereken durumları oluşturuyor.

İklim Haber'i Telegram'da Takip Edin!İklim Haber'i Linkedin'de Takip Edin!

InfluenceMap, COVID-19 krizini ve iklim tehlikesini kesiştiren kurumsal lobileri değerlendiriyor. Özellikle, hem COVID-19 için başlangıçta hükümet eylemlerinin kapsamı dışında görünen hem de Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) bilimsel rehberliğine karşı çıkan lobi faaliyetleri izleniyor.

Bu krizin bir sonucu da, hükümetler yanıt vermeye çabaladıkça düzenli yasama süreçlerinin aksaması. Bu durum, şeffaflığın ve kamu gözetiminin azalması riski nedeniyle yerleşik endüstrilerden deneyimli lobi uzmanları için son derece avantajlı bir ortam yaratıyor. InfluenceMap tarafından yapılan incelemeler COVID-19 krizi ve iklim lobisi ile kesişen iki ana başlıkta incelenmiş ve bu amaçlar doğrultusundaki eğilimler aşağıda şekilde özetlenmiş:

■ Hükümetler tarafından fosil yakıt üretimi için özellikle avantajlı olan ve/veya iklim konusunda IPCC’nin bilime dayalı tavsiyelerine aykırı olan finansal müdahaleler için lobi yapmak.

■ Planlanan iklim güdümlü politikaları geciktirmek için iklim politikası/düzenlemeleri üzerinden lobi yapmak.

Lobicilik Faaliyetleri

■ Petrol ve gaz sektörü, yukarıda belirtilen iki lobi alanında, COVID-19 krizine tepki olarak hem finansal destek hem de serbestleşme talep eden küresel ölçekte en aktif sektör olarak görünüyor. İklimle ilgili düzenlemelerin serbestleşmesi öncelikleri arasında yer alırken,  şu ana kadar ABD, Kanada ve Avustralya da dahil olmak üzere kilit rol oynayan endüstri birlikleri ve oyuncuları tarafından dile getirildi.

■ Şimdiye kadar iklim güdümlü politikalar üzerinde yapılan lobicilik, yürürlükteki düzenlemelere uyumu ertelemeye veya dondurmaya odaklandı. Bu doğrultuda, Amerikan Petrol Enstitüsü çevresel raporlama gerekliliklerinden feragat etmeyi ve Alberta’daki birçok petrol şirketi de dahil olmak üzere Kanadalı şirketler federal karbon vergisinde planlanan artışın ertelenmesini talep ediyor. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği (ACEA), AB tarafından araçlarda iklim düzenlemesine uyum için zaman çizelgelerinin gevşetilmesini istiyor.

■ Kurumsal sektörlerin COVID-19’a atıfla henüz uzun vadeli politikalar (örn: Avrupa Yeşil Düzeni) ile açıkça ilgilenmedikleri görülüyor. Yine de bu durumun politika akımlarında gelecekteki taahhütler üzerinde önemli bir unsur olması bekleniyor. Örneğin, AB Emisyon Ticareti Programının güncellenmesi bir tür anlaşmazlık alanı doğurabilir.

■ Endüstri birlikleri, tüm sektörlerin çıkarlarını temsil ettiğini iddia eden lobi faaliyetlerine öncülük ediyor gibi görünüyor. Buna rağmen, COVID-19’un yol açtığı aksaklığa en iyi yanıt bireysel şirket üyeliklerindeki anlaşmazlıklar oldu. Avrupa’da, Alman otomobil üreticileri BMW, Daimler ve VW, endüstri birliği ACEA’nın araçlarda iklim düzenlemelerine uyumun rahatlatılması gerektiği önerisiyle çelişiyor gibi görünüyor.

■ Koch kardeşler gibi fosil yakıt temelli açıklanmayan finansmana sahip ABD merkezli düşünce kuruluşları, ABD federal hükümetinin krize verdiği yanıtı şekillendirmeye çalışıyor. Yeni oluşturulan “Life: Powered” proje çatısı altında, Teksas Kamu Politikası Enstitüsü ve Rekabetçi Girişim Enstitüsü de dahil olmak üzere bazı gruplar, ABD milletvekilleri tarafından COVID-19 teşviklerinde yenilenebilir enerji kalemlerinin de dahil edilmesi önerilerine karşı çıkıyorlar. Savunmaları da çok açık: “İklim değişikliği insanlık için acil bir tehdit değil.”

■ Yine benzer kuruluşların çabalarını devlet düzeyinde koordine ettiği görülüyor. Devlet Politikalar Ağı’nın birkaç üyesi olan, büyük ölçüde kara para grupları ve muhafazakâr vakıflar tarafından finanse edilen bir grup düşünce kuruluşu, iklim kaygılarıyla birlikte COVID-19 mali müdahalelerinin ön plana çıkarılmasını engellemek için sosyal medyada ücretli siyasi reklamlar yayınlattı (örn. Güney Carolina, Texas ve Michigan).