;
Ekonomi Politika

COVID-19 Ekonomik Toparlanma Programları Fosil Yakıtlara Finansman Sağlamaya Devam Ediyor

G20 ülkeleri petrol, doğalgaz ve kömüre her yıl yarım trilyon dolardan fazla para harcıyor.

Yeni yayımlanan “G20 Karnesi”, verimsiz fosil yakıt teşviklerini sona erdirmek üzere birçok kez sunulan taahhütlere rağmen, G20 hükümetlerinin fosil yakıtlara sağladığı desteğin 2014-2016 yılları arasındaki harcamaya kıyasla yalnızca %9 düşüş göstererek son üç yılda yıllık 584 milyar dolara ulaştığını ortaya koyuyor. Uluslararası Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (International Institute for Sustainable Development, IISD), Uluslararası Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü (Overseas Development Institute, ODI) ve Uluslararası Petrol Dönüşümü (Oil Change International, OCI) tarafından hazırlanan rapor, bu küçük ölçekli ilerlemenin, COVID-19 kapsamında fosil yakıt sektörüne tahsis edilen milyarlarca dolar sebebiyle, muhtemelen bu yıl sıfırlanacağını belirtiyor.

Doubling Back and Doubling Down: G20 Scorecard on Fossil Fuel Funding raporunun başyazarı Anna Geddes, “G20 hükümetleri, COVID-19 krizi öncesinde dahi, fosil yakıtlara sundukları kamu finansmanını sonlandırma kapsamında Paris Anlaşması’nda belirlenen taahhütleri yerine getirmek üzere henüz ilerleme kaydetmemişlerdi. Bugün, verilen taahhütlerin aksi yönünde ilerleyerek hayal kırıklığı yaratıyorlar. 2020 yılındaki fosil yakıt finansmanı, G20 ülkelerinin fosil yakıtlara sağladığı fonlarda az da olsa düşüş gördüğümüz son birkaç yıl ile kıyaslandığında, büyük olasılıkla sabit kalmaya devam edecek ya da tekrar yükselme eğilimine geçecektir” dedi.

Enerji Politikaları Takibi (Energy Policy Tracker) tarafından sunulan güncel veriler, G20 hükümetlerinin, kurtarma programları kapsamında, salgın başından bu yana fosil yakıt kullanımı yoğun olan sektörlere en az 243 milyar dolar destek sağladığını ortaya koyuyor. Doubling Back ve Doubling Down raporunda araştırmacılar, son dönemde verilen COVID-19 kurtarma paketleri kapsamındaki taahhütlerinin yanı sıra, fosil yakıtlara sundukları desteği aşamalı olarak sonlandırma taahhüttü olan G20 ülkelerinin, pandemi öncesindeki politikalarını değerlendiriyor.

Araştırma kapsamında yedi adet gösterge kullanılıyor. Bu göstergeler arasında şeffaflık, verilen taahhütler, kömür, petrol ve doğalgaz sektörlerine aktarılan kamu fonları, fosil yakıta dayalı elektrik (üretim ve tüketim) ve finansmanın zaman içinde ne şekilde değiştiği yer alıyor. Değerlendirme kapsamındaki ülkelerin büyük kısmında son üç yılda kaydedilen ilerleme, uzmanlar tarafından “zayıf” ya da “çok zayıf” olarak nitelendiriliyor. Bununla birlikte raporda, hiçbir G20 ülkesinin, Paris Anlaşması’nın hedefleriyle paralel şekilde “iyi ilerleme” kaydetmediği ortaya konuluyor.

Türkiye Son Sıralarda

G20 bünyesindeki Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (G20 Organisation for Economic Co-operation and Development, OECD) üye ülkeleri arasında, Almanya fosil yakıt finansmanının aşamalı olarak sonlandırması kategorisinde en iyi performansı gösterirken, Meksika, Türkiye ve İngiltere en son sırayı paylaşıyor. OECD üyesi olmayan G20 ülkeleri arasında en yüksek puanı Brezilya alırken, son sırada Suudi Arabistan geliyor.

En çok puan alan Almanya, şeffaflık, güçlü taahhüt sunma, petrol ve doğalgaz üretimi ve fosil yakıt kullanımı kategorilerinde nispeten daha düşük puan alıyor. Ülkenin fosil yakıtlara verdiği destek, 2014-2016 yıllarına göre %35 düşüş kaydediyor. Brezilya’nın nispeten iyi olarak nitelendirilebilecek performansı; kömür üretimine, fosil yakıta dayalı elektriğe, tüketime ve kömür üretimine düşük destek verilmesine ve devlet kurumlarının fosil yakıt yatırımlarındaki azalmaya dayalı olarak gerçekleşiyor. Ancak Geddes, “değerlendirilen yeni önlemler yakında bu ilerlemeyi tersine çevirebilir” diye konuştu.

Enerji Politikaları Takibi Analisti Bengisu Özenç ise “Hükümetlerin iklim değişikliği riskleri karşısında fosil yakıt teşviklerini azaltmak yönünde vermiş olduğu sözleri tutmadığı, COVID-19 gibi akut bir krizle birlikte ise bu konunun ikinci plana atılmış olması, politika tasarımlarında uzun vadeli planlama vizyonuna halen erişememiş olduğumuzu gösteriyor. Vatandaşların kamu kaynaklarının hangi alanlara harcandığına ilişkin bilgiye sahip olması, karar vericilerin aldıkları kararlarla ilgili hesap verebilir olması anlamına geldiğinden, karbonsuz bir ekonomiye geçişteki en önemli ilkelerden bir tanesi ‘şeffaflık’. Türkiye’nin fosil yakıtlara sağladığı yüksek ölçekli desteğin yanında, şeffaflık açısından da en alt sırada yer alması geçişi geciktireceği gibi, atılacak adımların inandırıcılığına da darbe vuracaktır. Bu nedenle kamuoyu ile paylaşılan verilerin açıklığı ve sürekliliği ve politika iletişimi üzerinde hassasiyetle durulmalıdır.”

Öte yandan, İngiltere ve Türkiye, şeffaflığın olmaması ve fosil yakıt kullanımına yönelik önemli teşvikler nedeniyle düşük sıralarda yer alıyor. Meksika, petrol ve doğalgaz üretiminin yanı sıra, fosil yakıtlara dayalı elektrik üretimine yoğun destek sağlıyor. Araştırmacılar, Suudi Arabistan’ın, çoğunlukla devlete ait büyük işletme harcamaları ve düşük tüketici fiyatları yoluyla, petrol ve doğalgaz üretimini ve fosil yakıtlara dayalı elektrik üretimini önemli ölçüde desteklemeye devam ettiğini ortaya koyuyor.

ODI’den Angela Picciariello, “G20 ülkelerinin hiçbiri, gereken performansı göstermiyor. Ancak yol gösterebilecek bazı örnekler bulunuyor. Bu konuya liderlik edecek ülke, Almanya’nın şeffaflık ve güçlü taahhüt kriterlerini yansıtabilir. Aynı zamanda yalnızca kömüre değil, petrol ve doğalgaza olan desteğini hızla sonlandırma planı sunan İtalya’nın önüne geçebilir. G20 hükümetleri, küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedefiyle uyumlu şekilde ve iklim krizinin en kötü etkilerinden kaçınmak üzere, kurtarma programlarındaki harcamalar ya da başka yollarla fosil yakıtlara sunduğu desteği sonlandırmalıdır” dedi.

G20 karnesi ve kamuoyuna açık olan COVID-19 taahhütleri kapsamındaki diğer güncel veriler, fosil yakıt finansmanının aşamalı olarak sonlandırılması konusunda hali hazırda yavaş gelişen ilerlemenin günümüzde tersine döndüğünü gösteriyor. Ancak araştırmacılar, hükümetlerin bu eğilimi tersine çevirmek üzere önlerinde birçok fırsat olduğunu belirtiyor.

OCI’da analist olarak görev yapan Bronwen Tucker “Hükümetler, salgın sebebiyle oluşan ekonomik durgunluğa cevaben, tarihte görülmemiş ölçekte kamu finansmanı sağladıkları bir dönemden geçiyor. Bu koşullarda, büyük ölçekli başka bir krize (iklim değişikliği) yol açacak şekilde kaynak sağlamak yerine, dayanıklı bir geleceğin inşasına yönelik yatırım yapmalıdır. Hükümetlerin günümüzde fosil yakıtlara sundukları desteğin; halk sağlığına, sosyal destek mekanizmalarına ve yenilenebilir enerjiye dayalı adil dönüşüme yönlendirilmesi için önemli bir fırsat bulunuyor” diye konuştu.