COP31 uzun bir aradan sonra elektrik üretiminde hâlâ yüksek oranda kömüre bağımlı bir ülkede düzenlenecek ilk iklim zirvesi olacak. Türkiye’de bugün elektriğin yaklaşık %35’i kömürden üretilirken, yenilenebilir kaynakların %46’lık payı Türkiye’yi Kafkaslar ve Orta Doğu’da öne çıkan bir rol modele dönüştürüyor.
Türkiye, 2026 Kasım ayında düzenlenecek 31. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP) ev sahibi olarak seçildi. Düşünce kuruluşu Ember, ev sahipliği için Türkiye’nin seçilmesini, ülkenin enerji dönüşümündeki kararlılığını göstermesi açısından önemli bir fırsat olarak görüyor. Ember’e göre bu karar, hem 2053 net sıfır hedefi bulunan Türkiye hem de bölge için tarihi bir önem taşıyor.
COP31 uzun bir aradan sonra elektrik üretiminde hâlâ yüksek oranda kömüre bağımlı bir ülkede düzenlenecek ilk iklim zirvesi olacak. Türkiye’de bugün elektriğin yaklaşık %35’i kömürden üretilirken, yenilenebilir kaynakların %46’lık payı Türkiye’yi Kafkaslar ve Orta Doğu’da öne çıkan bir rol modele dönüştürüyor.
Türkiye, 2035 yılına kadar mevcut 39 GW’lık rüzgâr ve güneş kapasitesini üç katına çıkararak 120 GW’a ulaşmayı hedefliyor. Sadece son üç yılda Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesi 10 GW’tan 24 GW’a yükselirken, rüzgârın elektrik üretimindeki %11’lik payı İtalya ve Fransa gibi G7 ülkelerini geride bıraktı.
COP31 ev sahipliğinin Türkiye’ye birçok fırsatın kapısını araladığını belirten Ember Türkiye ve Kafkaslar Bölge Lideri Ufuk Alparslan konuya dair yaptığı açıklamada şunları dile getirdi:
“Bazı roller iki ülke arasında paylaşılsa da ev sahibi Türkiye ve tüm dünyanın dikkati burada olacak. Türkiye, bu ev sahipliği ile bölgenin enerji dönüşümünde liderlik rolü üstlenerek bir temiz enerji merkezi haline gelme şansı elde etti. Rüzgar ve güneş enerjisi kapasitesini 2035’e kadar neredeyse üç katına çıkarma hedefiyle Türkiye’nin bu süreçteki kararlılığı, ülkeye yatırım akışını da hızlandıracaktır.”




