;
Politika

COP26’da Yoksul Ülkeler Zenginlerin Taahhütlerini Yerine Getirmesi için Baskıyı Artırıyor

Yoksul ülkelerin delegeleri, artan güçlü fırtınalara, kasırgalara, kuraklıklara ve halklarını etkileyen sellere işaret ederek, küresel ısınmanın neden olduğu artan hasarı ödemeleri için BM iklim zirvesindeki varlıklı meslektaşlarına baskı yapıyor.

İskoçya, Glasgow’daki BM iklim zirvesinde yürütülen kampanya, en zengin ülkeler tarafından yıllar önce taahhüt edilen yaklaşık 100 milyar dolara erişmek için mücadele ederken, iklime duyarlı ekonomiler için daha fazlasını talep ediyor.

Gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlardan vazgeçmesine ve daha sıcak bir dünyanın gelecekteki gerçeklerine uyum sağlamasına yardımcı olmayı amaçlayan önceden vaat edilen fonlar, daha yoksul ülkelerin iklim değişikliğinden en az sorumlu olduğu kabul edilerek sunuldu.

Gelişmekte olan ülkeler adına müzakerelere katılan İklim Eylem Ağı danışmanı Harjeet Singh, “Azaltım ve uyum konusunda çok yavaş kaldık ve bu nedenle büyüyen kayıp ve hasar sorunuyla karşı karşıyayız” dedi.

Singh, Şimdiye kadar müzakerelerin zirve anlaşmasının resmi metnine “kayıp ve hasar” ile ilgili bir dil eklemeye odaklandığını, bunun ABD, Avrupa Birliği ve potansiyel maliyetlerden ve yasal uygulamalardan endişe duyan diğer gelişmiş ülkelerin direnciyle karşılaşan bir talep olduğunu söyledi.

Almanya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Bakanlığı Bakanı Juergen Zattler, Avrupa Birliği’nin azaltım ve uyum fonlarından ayrı bir kayıp ve hasar fonunu dikkate alıp almaması gerektiği sorusuna cevap olarak, sorunun vakitsiz olduğuna inandığını söyledi.

Zattler, “Tartışmaların daha bu noktada olduğuna inanmıyorum. Daha kayıp ve zararın aslında ne olduğunu, uyumdan nasıl farklılaştığını bilmiyoruz. Karanlıkta yol alıyoruz” dedi.

AB iklim politikası şefi Frans Timmermans gazetecilere verdiği demeçte, bloğun “olması gereken yerden mümkün olduğunca çabuk para alma” çabalarını desteklediğini, ancak ayrıntılar üzerinde çalışması gerektiğini söyledi.

ABD’nin zirve delegasyonundan bir temsilci yorum talebini karşılıksız bıraktı.

İklime duyarlı ülkeler, küresel ısınmanın etkilerinin mevcut bir tehdit olarak görülmeden on yıllar önceki küresel ısınmayla ilgili ilk uluslararası görüşmelerden bu yana, iklim hasarını kimin ödemesi gerektiği konusunu gündeme getiriyorlar.

Ekonomistler, iklim değişikliğine bağlı hava olaylarından kaynaklanan hasarın maliyetinin 2030 yılına kadar yılda 400 milyar dolar civarında olabileceğini tahmin ediyor. Bu arada kalkınma ajansı Christian Aid tarafından yaptırılan bir araştırma, iklim hasarının savunmasız ülkelere 2050 yılına kadar GSYH’lerinin beşte birine mâl olabileceğini tahmin ediyor.

İklime Duyarlılık Forumu temsilcisi Kathy Jetnil-Kijiner, “COP’ta her zaman kayıp ve hasar için bir mücadele oldu. Büyük emisyon salan ülkeleri sorumlu tutmaya devam etmemiz gerekiyor” dedi.

İklim Eylem Ağı’ndan Singh, varlıklı ülkelerin fonları, en azından kısmen, sübvansiyonları iptal ederek ve fosil yakıt şirketlerine ücret uygulayarak elde edebileceklerini söyledi.

Singh, bazı mali yardımlar olmadan, iklim değişikliğinden kaynaklanan zararın maliyetlerinin kırılgan ekonomileri iflas ettirebileceğini ve iklim değişikliğine karşı mücadeleye katkıda bulunma yeteneklerini engelleyebileceğini ifade ederek, “Eğer eviniz yanıyorsa, önce yangını söndürürsünüz. 10 yıl sonra yangınları nasıl önleyebileceğinizi düşünmezsiniz” dedi.