;
Politika

COP25’te Şili Büyük Kirleticileri Suçluyor

Şili, iklim krizi müzakerelerini yönetme konusunda başarısız olduğu eleştirilerine karşı Pazartesi günü, elinden geleni yaptığını ancak dört büyük kirleticinin müzakerelere engel olduğunu söyleyerek kendini savundu.

Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera, geçtiğimiz Pazar günü sona eren tartışmalarda ulaşılan anlaşmaları “yetersiz” olarak tanımlarken, bu yetersizliğin müzakerenin başkanlığını yürüten Şili’den kaynaklandığını söylemenin adil olmadığını belirtti.

Pinera, “195 ülkeyi de ikna etmeniz gerekiyor. Eğer biri karşı çıkarsa anlaşma olmaz.” Diye konuştu. Karbon piyasalarının yönetimi ile ilgili de konuşan devlet başkanı “Dört büyük ülke teklifleri kabul etmedi” dedi.

Pinera ayrıca, kişisel olarak diğer başkanlarla anlaşmaya varabilmek adına perde arkasında görüşmeler yaptığını söylerken, hangi ülke başkanlarıyla görüştüğünü, hangilerinin ise anlaşmanın önünü kestiğini belirtmedi.

Pinera Twitter üzerinden yaptığı bir paylaşımda “En çok kirleten ülkeler, mücadeleye katılmadı ve borçlandılar” dedi.

 

Diplomatlar Avustralya, Brezilya, Çin, Japonya, Suudi Arabistan ve ABD’yi iddialı eylemlere geçme konusunda en çok direnen ülkeler arasında gösterdi.

Şili, Brezilya’nın Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’nun seçim zaferini takiben zirveye ev sahipliğinden çekilmesinden sonra müzakerelere başkanlık etmek için adım atmıştı. Daha sonra ülke içinde yaşanan sıkıntılar sebebiyle zirvenin İspanya’da yapılması kararı alındı. Ülkenin Çevre Bakanı ve COP25 Başkanı Carolina Schmidt ise Cumartesi günü açıkladığı bir taslak metin nedeniyle, Paris Anlaşması’nın karbon azaltımı hedefini zayıflatmakla suçlanarak yoğun eleştirilere maruz kaldı.

Dünya Kaynaklar Enstitüsü’nden David Waskow, “Bu metin eğer kabul edilirse, pek iddialı hedefleri olmayan koalisyon kazanacak” dedi. Greenpeace International ise Şili’nin “sorumsuzca güçsüz” olduğunu söyledi.

Pinera ise, Schmidt’in suçlanmasının adil olmadığını ve Schmidt’in “Mümkün olan her şeyi yaptığını” söyledi.

Konuşmaları uzatarak, Schmidt gece boyunca süren tartışmalarda, metnin itibarını kurtarmaya çalıştı. Metin, mevcut emisyon taahhütleri ile Paris Anlaşması kapsamında küresel ısınmanın 2 derece ile sınırlanması için gereken taahhütler arasındaki farkın kapatılmasının “acil bir ihtiyaç” olduğunu belirtiyordu.

Gelecekteki Zorluklar

Schmidt, ülkelerin fikir birliğine varamamalarının kendisini “üzdüğünü ve acı verdiğini” söylerken, görüşmelerde uzlaşmayı engelleyen başlıca konulardan olan karbon piyasaları tartışmalarının son dört müzakereye de ayak bağı olduğunu belirtti.

Basın toplantısı sırasında Schmidt, “Bazı en büyük emisyon üreticisi ülkelerde bu konuda anlaşmaya varmak için ne irade ne de siyasi olgunluk var” dedi.

Avrupa İklim Vakfı CEO’su Laurence Tubiana ise, iklim bilimin uyarılarıyla uyumlu taahhütler verilmesi için bir sonraki ev sahibinin geniş ittifaklar kurması ve bu engelleyici bloğun kendisini açıkça ifade etmeye zorlaması gerektiğini söyledi ve ekledi: “Bu, şu andan itibaren yoğun bir diplomatik çaba sarf etmek anlamına geliyor.”

İngiltere, 2020’de Glasgow’da yapılacak bir sonraki zirveye başkanlık edecek. COP26’yı bekleyen zorluklar arasında, Brezilya’nın karbon sayımı yaklaşımı ve Avustralya’nın Paris emisyon hedeflerine ulaşmak için eski kredileri kullanma konusundaki ısrarı bulunuyor.

Brezilya ve gelişmekte olan ülkeler, Avrupa Birliği ve diğer sanayileşmiş ekonomileri daha yoksul ülkeler için mali yardım konusunda ilerlemeyi engellediklerini iddia ederek, daha fazla yardım almadıkça iklim hedeflerinde daha iddialı olamayacaklarını belirttiler.