;
Politika

CHP Milletvekili: “Hataylılar Ölüm Soluyor”

hava kirliliği

Hatay’daki hava kirliliği hakkında açıklamalarda bulunan CHP’li milletvekili Nermin Yıldırım Kara, depremden sağ kurtulan vatandaşların büyük bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya olduğunu belirtirken, “yetkililerin bunun farkında olmamaları imkânsız” dedi. 

Temiz Hava Hakkı Platformu, Türk Tabipleri Birliği ve Hatay Tabip Odası 17 Ekim – 15 Kasım 2023 tarihleri arasında Antakya’daki hava kalitesini inceleyerek raporlaştırmıştı. İnceleme sonucunda tespit edilen toz miktarının DSÖ’nün insan sağlığı için tanımladığı yıllık kılavuz değerin tam 4 katı olduğu açığa çıkmıştı. Greenpeace Akdeniz ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın ulusal hava kalitesi izleme ağında yer alan istasyonlardan 2023 yılı boyunca elde edilen PM 10 verilerini analiz etti. Bu inceleme sonucunda Türkiye’de DSÖ standartlarına göre havası temiz şehir olmadığı anlaşılırken, hava kirliliğinin en yoğun olduğu bölgenin ise Hatay, İskenderun olduğu tespit edildi.

Hatay’daki hava kirliliğine dair açıklamada bulunan Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, temel yaşam şartları bakımından birçok sorunun devam ettiğini ve deprem öncesinde de yaşanılan birçok sorunun bugün evrilerek karşılarına çıktığını belirtirken, en önemli sorunun ise hava kirliliği olduğuna işaret etti: “Greenpeace Akdeniz tarafından hazırlanan rapora göre; Hatay-İskenderun, Türkiye’de hava kirliliği bakımından en kirli ilçe oldu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın hava kalitesi izleme ağından alınan veriler neticesinde; maalesef İskenderun’da yaşayan yurttaşlarımızın 235 gün boyunca PM 10 limit değerinin aşıldığı kirli havayı soluduğu ortaya çıktı. Aslında bu her an ölüme yaklaşmakla, ölümü solumakla eş değer bir durum.”

Greenpeace Akdeniz’in hava kirliliğine dair hazırladığı listede Hatay, Osmaniye ve Kahramanmaraş ilçelerinin üst sıralarda yer almasının depremin kirlilik yüküne etkisini gözler önüne serdiğini ifade eden Kara, bu kirlilik yükünün katlanarak devam ettiğini aktardı. Temiz Hava Hakkı Platformu, Türk Tabipleri Birliği ve Hatay Tabip Odası’nın yaptığı inceleme hakkında da konuşan CHP’li milletvekili: “17 Ekim-15 Kasım 2023 tarihleri arasında, PM. 2.5 ölçümleriyle yapılan araştırmada; 30 günlük ölçüm sonuçlarının ortalaması metreküpte 20 mikrogram (20 µg/m3) olarak saptandı. Bu değer, DSÖ’nün insan sağlığı için tanımladığı metreküpte 5 mikrogramlık (5 µg/m3) yıllık kılavuz değerin tam olarak 4 katına denk geliyor. Ancak günlük değerlerin çok daha kapsamlı ve doğru bir kıyaslama sunduğunu düşünürsek, ölçüm sonuçlarına göre; 30 günün 20’sinde DSÖ’nün 24 saatlik kılavuz değeri olarak belirlediği 15 µg/m3 ’ün üzerinde sonuçlar elde edildiği ortaya çıkıyor. Raporun da açıkladığı üzere; bu 24 saatlik kılavuz değerin bir yılda 3-4 defadan fazla aşılmaması gerekiyor. Antakya’da yapılan bu ölçüm, İskenderun ve diğer kirletici tesislerle kuşatılmış ilçelerimizin dışında da deprem sonrası ihmalkarlıkla birlikte bütün ilçelerimizin toz bulutu ve ölüm riski altında kaldığını gösteriyor.”

Depremden kurtulan yurttaşların maalesef büyük bir halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya olduğunu vurgulayan Hatay milletvekili, “Bunun çözülmesi için hem deprem öncesi hem deprem sonrası birçok uyarı yaptık. Kimi araştırmalarda bakanlığın kendi izleme istasyonlarının verileri kullanılırken, yetkililerin bunun farkında olmamaları imkânsız” dedi.

Hatay için Hayati Tehlike Bitmiyor

Deprem öncesinde hava kirliliğinin kronikleşmiş bir sorun olduğunu ifade eden Kara, “Dünden bugüne var olmuş bir süreçten bahsetmiyoruz; Hatay’da hava kirliliği kronikleşmiş bir sorun ve ciddi bir ölüm tehdidi. Bugün neredeyse her hanede KOAH ya da kanser hastası olduğunu görüyoruz” derken örnek olarak İskenderun Körfezi’ni işaret etti: “İskenderun Körfezi’nin bugün geldiği nokta herkesin malumu. Sahilimiz, içme suyu rezervlerimizi, birçok endemik bitki ve koruma statüsünde bulunan hayvan türlerini yitirmek üzereyiz. Sağlık ve Çevre Birliği’nin 2022 yılında yayınladığı rapora göre; İskenderun Körfezi’nde bulunan ve ithal taş kömürü yakan termik santral dolayısıyla 2030 yılına kadar erken ölüm sayısı 6481 olarak tahmin ediliyor. Buradaki sağlık maliyeti ise yaklaşık 12 milyar euro seviyesinde.”

Depremle birlikte açığa çıkan ve halk sağlığını tehdit etmeye devam eden asbest hakkında da yorumda bulunan Kara, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) Hatay Asbest Raporu’na dikkat çekti: “Rapora göre 45 numuneden 16’sında asbest tespit edilmişti. Burada alınan numuneler yalnızca 2 günlük bir zaman kıstasında yapılmıştı. En büyük yıkımın yaşandığı Hatay’da, 1 yıldır enkaz kaldırma çalışmalarında doğru sulama ve ayrıştırma yapılmadığı hesaba katılırsa sonucun çok daha vahim olma ihtimali mevcut. Depremden sağ olarak kurtulanlar bu kümülatif kirlilik yükü neticesinde başka ölümcül hastalıkların pençesine düşecek. Tüm bu şartlar göz önünde bulundurulduğunda; depremden kurtulmuş yurttaşlar için Hatay’da geriye bir hayat kalmıyor. Artık önceliğimiz, temiz hava hakkını tanıyan, iklim krizi de dahil olmak üzere tüm afetlere duyarlı bir kent inşa etmek olmalı.”