;
Politika

BM’den Küresel Isınmayı Durdurmak için Kökten Değişiklik Çağrısı

bm

Hükümetlerin iklim eylem planlarını inceleyen BM, fosil yakıtların hızlıca tasfiye edilmesi ile “radikal karbonsuzlaştırma” çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler’in önemli bir incelemesine göre, iklim değişikliği ile mücadele,  dünyamızın işleyiş biçiminin, seyahat tarzlarının, beslenme alışkanlıklarının ve enerji kullanımının hızla dönüştürülmesini gerektiriyor.

BM’nin yeni çalışması, 2015 yılında Paris Anlaşması imzalandığından beri ülkelerin seragazı emisyonlarını azaltma çabalarını inceleyen ilk “küresel gözden geçirme”. İlerleme kaydedilmiş olsa da, artık çabaların büyük ölçüde artırılması gerekiyor. Rapor, fosil yakıtların hızlıca tasfiye edilmesi ile bir “radikal karbonsuzlaştırma” çağrısında bulunuyor.

Elektrik üretmek için petrol, gaz ve kömür gibi fosil yakıtların kullanımı, iklim değişikliğinin ana sebebi olan karbondioksit emisyonlarına yol açıyor. Sanayi üretiminde ve enerji santrallarında kullanılacak olan “karbon yakalama” ile, karbon emisyonlarının depolanması ve daha az emisyon salımına neden olması hedefleniyor. Ancak raporlar, karbon yakalama teknolojilerinin fosil yakıt kullanımını desteklediği ve yeşil dönüşümde gecikmeye yol açan kısıtlı/maliyetli bir çabayı işaret ettiği belirtiliyor.

Yenilenebilir enerji önemli ölçüde genişlemeye ihtiyaç duyarken, orman tahribatı da 2030’a kadar durdurulmalı ve tersine çevrilmeli. BM’nin bu raporu, siyasi liderler tarafından değerlendirilecek ve bu yılın ilerleyen zamanlarında Dubai’de yapılacak olan küresel iklim görüşmelerinde önemli bir rol oynayacak.

Geçtiğimiz iki yıl boyunca BM, 2015 yılında Paris Anlaşması’nı imzalayan ülkelerin verdiği sözleri gözden geçiriyordu. Sekiz yıl önce ülkeler, Sanayi Devrimi’nden beri gerçekleşen ısınma miktarını 1.5 derecede sınırlandırma sözü vermişlerdi.

Rapor, imzacı ülkelerin seragazlarını azaltma, iklim değişikliğine uyum sağlama çabalarını, ve daha yoksul ülkelerin bu sorunla başa çıkmasına yardımcı olmak için finansman ve teknolojiyi kullanımlarını inceliyor.

Raporda hiçbir ülke ismi verilerek suçlanmadı. Aksine, sorunu ele almak için kolektif bir yaklaşım benimsenmiş. Çalışma birçok ilerleme kaydedildiğini kabul ediyor ancak bu yüzyıl için tahmin edilen küresel sıcaklık artışı hâlâ Paris’te anlaşılandan çok daha yüksek.

Rapora göre bu hedeflere bağlı kalma yöntemlerimiz, artık gözden geçirilmeyi ve ciddi bir şekilde uygulanmayı gerektiriyor. Rapor, yaygın bir “sistem dönüşümü” çağrısı yapıyor. Bu, yükselen sıcaklıkları kontrol altına almak için toplumlarımızın her yönünün değişmesi gerektiği anlamına geliyor.

Bu değişim, enerji üretme, seyahat etme, çalışma ve gıda üretme şeklimiz dahil olmak üzere her şeyi içeriyor. Uzmanlar, bu tür değişikliklerin hükümetlerin inisiyatifi almasını ve iklim yönünde atılan adımların diğer politika ve yatırımlar tarafından geçersiz kılmaması gerektiğini söylüyor.

Stockholm Çevre Enstitüsü’nden Dr. Richard Klein, değerlendirmenin başlangıç aşamalarından itibaren çalışmada yer alan bir isim olarak, çağrıyla ilgili “Sistem dönüşümleri için yapılan çağrıyı, kaderimizi, hâlâ imkan varken, kendi elimize almamız gerektiği şeklinde de yorumlayabiliriz” dedi.

Klein şu şekilde devam etti: “Ya toplumu iklim değişikliğinden kaçınacak bir şekilde dönüştürürüz, ya da iklim değişikliği toplumu bizim için, öngörmesi zor ama muhtemelen çok hoş olmayan yollarla dönüştürür.”

Rapor, rüzgar ve güneş enerjisi de dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarının hızla genişletilmesi konusunda çağrı yapıyor. Bunun yanı sıra, karbon yakalamayı sağlayan teknolojilere sahip olmayan fosil yakıtların geleceği olmadığını belirtiyor. Rapor, bunların bu yüzyılın ortasına kadar net sıfıra adil bir geçişin “vazgeçilmez unsurları” olduğunu söylüyor.

Rapora göre elektrikli araçlar, ulaşım sektöründeki “en büyük azaltım potansiyelini” sunuyor. Ayrıca, iklim dostu, sağlıklı diyetlere geçiş, gıda israfını azaltma ve sürdürülebilir tarımın teşvik edilmesi gibi faktörlerin emisyonları sınırlama konusunda önemli bir fark yaratabileceği de vurgulanıyor.

Değerlendirme ayrıca, gelişmekte olan ülkeler için bir öfke kaynağı haline gelen, iklim uyumuna ve finansa yönelik çabaları da inceliyor. Rapor, kaynakların genişletilmiş bir yelpazede hızla artırılmasını talep ediyor.

Değerlendirmenin ana amacı, hükümetlerin 2025 yılında BM’ye sunacakları karbon azaltım planlarının halihazırdaki planlardan daha iddialı olmasını sağlamak. Ayrıca rapor, bu yılın ilerleyen dönemlerinde Dubai’de yapılacak olan COP28 küresel iklim görüşmelerinin tartışmalarının temelini oluşturacak.

COP27’de, karbon tutulumunu sağlayan teknolojilere sahip olmayan tüm fosil yakıtlardan aşamalı çıkışa ilişkin anlaşmaya varma çabaları, birçok büyük petrol üreticisi ülkenin direnci nedeniyle başarısız oldu.

BM yetkilileri, değerlendirme raporunun, COP28’den kapsamlı bir final deklarasyonu çıkması için baskıyı artıracağına inanıyor. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Yürütme Sekreteri Simon Stiell, “Hükümetleri raporun bulgularını dikkatlice incelemeye ve bunun kendileri için ve sonraki adımlar için ne anlama geldiğini anlamaya çağırıyorum” dedi. Gözlemciler, belgenin bir uyarı niteliğinde olduğunda hemfikir.

Dünya Kaynakları Enstitüsü’nden Ani Dasgupta, raporla ilgilli “Dünyanın iklim hedeflerine ulaşamadığını zaten biliyoruz, ancak liderler şimdi görevin nasıl tamamlanacağını gösteren somut bir plana, çok sayıda kanıtla desteklenmiş bir bir bakış açısına sahipler.”