Haber: Gülce Demirer
2019 yılında toplamda 74,155 yangının tespit edildiği ve iki haftadır Amazon Ormanlarında devam eden yangınların sebebi olarak, büyükbaş hayvancılık ve tomruk elde etmek için ormansızlaştırmayı destekleyen Brezilya Başkanı Jair Bolsonaro gösteriliyor. Orada yaşamıyor olsak bile Amazonlardaki ormansızlaşma ve yangınlar üzerinde et tüketimimiz ile sandığımızdan daha çok etkimiz olabilir.
Dünyanın akciğerleri iki haftadır yanıyor. Brezilya’nın aşırı sağcı başkanı Jair Bolsonaro’nun eylemsizliği ise bu haftasonu Fransa, Biarritz’de gerçekleşen G7 zirvesinin merkezindeydi. Amazonlar’daki yerli halkların ve hayvanların evlerinden kaçışlarını gösteren acı videolar ise sosyal medyanın gündemine oturdu.
Brezilya’nın Bilim, Teknoloji ve Yenilik Bakanlığı araştırma birimi Ulusal Uzay Araştırmaları Enstitüsü (INPE) 2019 yılında şu ana kadar 74,155 yangın tespit etti. Bu rakam geçen seneye göre %84 oranında bir artışı gösteriyor. 500’den fazla kabileden bir milyona yakın insanın hayatı tehlikede.
Yangınlardaki artışın ana nedeni olarak ise, yağmur ormanlarını büyükbaş hayvan çiftlikleri ve tomruk elde etmek için ormansızlaştırmayı destekleyen Bolsonaro olarak gösteriliyor. Hatta çiftlik sahiplerinin, ormanların mera alanı olarak açılması için “yangın günleri” organize ettiğine dair haberler de yayılıyor.
Aşırı sağcı Bolsonaro zaten bir çok kez Amazon Ormanlarının madencilik, tarım ve tomrukçuluk faaliyetleri için şirketlere açılması gerektiğini dile getirmişti. Çiftçilerin en azından üstü kapalı bir şekilde, Bolsonaro tarafından cesaretlendirilmiş olabileceği de ifade ediliyor.
Ancak Bolsonaro’nun büyükbaş hayvan çiftliklerinin artırılması yönündeki desteği bölgedeki yerli halkı, ormanda yaşayan hayvanların hayatını çok ciddi anlamda tehlikeye sokuyor ve iklim krizine de hız veriyor.
Ormansızlaştırma, Et Tüketimi ve İklim Değişikliği
Tarım, dünya çapındaki ormansızlaştırma çalışmalarında %80’lik bir dilimi işgal ediyor. Amazonlarda ise 450,000 kilometrekare ormansız alan büyükbaş hayvan çiftliklerine ayrılmış durumda. Bu, atmosferdeki oksijenin %20’sini üreten yağmur ormanlarının neredeyse dörtte biri demek. Dünya Bankası’nın 1970’deki verileriyle kıyaslandığında, Amazon bölgesindeki ormansız alanların %90’ının büyükbaş hayvan çiftliklerine dönüştürüldüğü anlamına geliyor.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nın (WWF) son açıklamalarına göre büyükbaş hayvan çiftlikleri Amazonlardaki ormansızlaşmanın birinci nedeni olabilir. Ormanlarda mera alanı açmak için tarımsal yöntem olarak yangın çıkarmak bütün dünyanın tepkisini çekiyor ve doğal hayat savunucularının Bolsonaro’nun politikalarını şiddetle eleştirmesine neden oluyor.
Ancak işin tabaklarımıza kadar uzanan bir başka cephesi daha var. Brezilya 200 milyon ineğe ev sahipliği yapıyor ve dünyadaki en büyük et ithalatı Brezilya’dan gerçekleşiyor. Ortalama bir hesapla Brezilya küresel et üreteminin dörtte birini sağlıyor. Dolayısıyla, küresel et tüketimi sorununu masaya yatırmadan, sadece Bolsonaro’nun politikalarını eleştirmek son derece yetersiz.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) verilerine göre hayvan yemi için yetiştirilen soya, mısır gibi ürünler; su kullanımı, ormansızlaştırma, etin taşınması ve ihracatında kullanılan petrol gibi bütün süreçler, insan kaynaklı seragazı salımlarının %18’inden sorumlu.
[bctt tweet=”FAO verilerine göre hayvan yemi için yetiştirilen soya, mısır gibi ürünler; su kullanımı, ormansızlaştırma, etin taşınması ve ihracatında kullanılan petrol gibi bütün süreçler, insan kaynaklı seragazı salımlarının %18’inden sorumlu.” username=”iklimhaber”]Çiftlik hayvanı yetiştiriciliğinin ormansızlaştırma dışında da çevre adına birçok zararı var. Hayvanların yetişirken kapladığı alan dışında, hayvanlar için üretilen soya yetiştiriciliğine ayrılan alan için de aynı ormansızlaştırma süreci uygulanıyor. FAO’nun 2010 verilerine göre sadece küresel sığır yetiştiriciliği bir yılda 6 gigaton (1 gigaton = 1.000.000.000 ton) seragazı salımına sebep oluyor. Nüfusun her yıl arttığını düşünürsek bu miktar şu an çok daha fazla. Ayrıca büyükbaş hayvanların ürettiği metan gazı da küresel ısınmada karbondioksitten çok daha büyük ve zararlı bir rol oynuyor.
Brezilya’da yaşamıyor olabiliriz ancak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birçok ülkenin, Brezilya ve benzer ülkelerden et ithal ettiği ortada. Dolayısıyla yediğimiz et ile, Amazonlar’daki hayvan yetiştiriciliğini ve ormansızlaştırmayı dolaylı olarak desteklemiş oluyoruz.
Yediğimiz Etin Yarıya Yakını Brezilya’dan Geliyor
Et ve Süt Kurumu’nun 2018 Sektör Değerlendirme Raporu’na bir göz attığımızda bu bağı ve sorumluluğumuzu daha net görebiliyoruz. Rapora göre, geçen yılki büyükbaş hayvan ithalatının %42’si Brezilya’dan gerçekleşti. Bu, toplam 615 bin 896 baş sığır anlamına geliyor.
Aynı rapora göre kırmızı et ithalatı 2018’de miktar bazında %233 artmış durumda. Dolayısıyla yediğimiz etin neredeyse yarısının Brezilya’dan geldiğini söyleyebiliriz. Amazon ormanlarındaki yangınlar üzerine tekrar düşünmenin zamanı gelmiş görünüyor.
Et Üretimi, Büyük Bir Emisyon Kaynağı
2018 Aralık ayında Lancet dergisi ve Eat Platformu’nun oluşturduğu ve 40’a yakın bilim insanının birlikte gerçekleştirdiği uluslararası bir çalışma, hem küresel ısınmayı durdurmayı amaçlayan hem de daha sağlıklı olan ilk küresel çaplı “gezegen diyeti”ni yayımlamıştı. Diyet temelde sebze, meyve, tahıl ağırlıklı beslenmeyi ve et tüketimini azaltmayı hedefliyor. Haftada 3-5 öğünde et tüketen birinin karbon ayakizi, benzinli bir araçla 6000 kilometre yolculuğa veya İstanbul’dan Milano’ya uçakla beş kere gidip dönmeye, yani yıllık 1.611 kilogram seragazı salımına eş.
Sadece en büyük üç et üreticisinin seragazı emisyon miktarı ise, BP, Shell ve Exxon gibi büyük petrol şirketleriyle neredeyse eşit oranda. Nüfusun 10 milyara ulaşacağı ve refah seviyesinin gittikçe arttığı, dolayısıyla et tüketiminin de refah seviyesiyle doğru orantıda artacağı göz önünde bulundurulduğunda, beslenme biçimimizde bir değişiklik yapmayı düşünmeye hızla başlamalıyız.