;
Politika

COP30’da Son Dakika Anlaşması

COP30
FOTO: UNFCCC

COP30 müzakereleri son dakika anlaşmasıyla, tabiri caizse tam bir başarısızlıktan son anda kurtuldu. Fosil yakıt devleri hedef tahtasına alınırken, nihai karar metninde Suudi Arabistan, “BAE mutabakatına”,  yani bu mutabakatın kilit unsuru olan “fosil yakıtlardan uzaklaşma” taahhüdüne dolaylı bir atfın yer almasını kabul etti…

Brezilya’nın Belem kentinde gerçekleşen COP30 iklim müzakereleri fosil yakıtlar konusunda son anda ama çok da başarılı sayılamayacak bir anlaşmayla sonlandı.

Bilimin bir asırdan uzun süredir bize söylediği gibi, fosil yakıtların yakılmasıyla ortaya çıkan emisyonlar, gezegeni tehlikeli seviyelere varan bir ısınmaya sürüklüyor. Ancak 30 yılı aşkın yıllık iklim toplantılarında bu duruma son verilmesi gerektiğine yalnızca bir kez, o da iki yıl önce Dubai’deki COP28’de alınan, “fosil yakıtlardan uzaklaşma” kararında değinildi. Aralarında 22 ülkelik Arap Grubu, Rusya ve birkaç başka ülke delegesinin bulunduğu taraflar bunun bir daha tekrarlanmasına kesinlikle karşıydı.

Buna karşılık giderek artan sayıda ülke, bu konuda ilerlemenin acilen gerekli olduğunda ısrarcıydı. Gittikçe büyüyen bir plan ortaya koymuşlardı ve geri adım atmaya niyetleri olmadığını açıkça belirtiyorlardı. Ayrıca aynı anda gelişmekte olan ülkeler, aşırı hava olaylarının halihazırda yarattığı yıkıcı etkilerle başa çıkmalarına yardımcı olacak finansmanı güvence altına almak için ilerleme görmek istiyordu.

Cumartesi sabahının erken saatlerine gelindiğinde bazı delegeler toplantıyı terk edip çöküşe yol açmaya hazırdı. İngiltere Enerji Bakanı Ed Miliband, “Bizim için kopma noktasına gelmişti. Çekip gitmeye hazırdım” dedi.

Çözüm ise son anda Suudi Arabistan üzerinden geldi. Miliband ve AB iklim komiseri Wopke Hoekstra, Cumartesi sabahı erken saatlerde ana gruptan ayrılıp Suudi baş müzakereci Halid Abuleif ile özel bir görüşme yaptı. Ona, iki yıl önce Dubai’de kararlaştırılan “fosil yakıtlardan uzaklaşma” taahhüdünü dolaylı biçimde kabul edecek bir ifadeyi sundular. Teklifte fosil yakıtlardan açıkça bahsetmek yerine COP28 anlaşmasına verilen ad olan “BAE mutabakatına” atıfta bulunulacaktı. Halid bunu alıp düşüneceğini söyledi. Odadaki bakanların pek umudu yoktu. Halid bir saat sonra geri döndü ve büyük bir sürprizle, metin kabul edilmiş, anlaşma sağlanmıştı.

Birkaç Bebek Adımı Atıldı Yorumu Yapıldı

“Belem siyasi paketi” ile dünya, fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesine doğru bir adım daha attı. Elbette tökezleyen, yetersiz bir adım, iklimin felakete doğru istikrarlı yürüyüşünü neredeyse hiç durdurmayacak bir adım. Ancak yine de tam hareketsizlikten önemli bir kopuş olarak görülebilecek bir adım.

Anlaşmanın yasal olarak kabul edilen metnindeki dolaylı taahhüdün yanında, ülkeler fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesine yönelik bir yol haritası üzerinde çalışmaya başlayacak ancak bu büyük ölçüde Brezilya’nın liderlik edeceği ve gelecek yıl raporlanacak gönüllü bir girişim olacak. Dünyanın 1,5 derece sınırının içinde kalabilmesi için gerekli seragazı emisyonu kesintilerine ilişkin kararlar da gelecek yıla ertelendi.

Gelişmekte olan ülkeler, aşırı hava koşullarının etkilerine uyum sağlamalarına yardımcı olacak yıllık finansmanın üç katına çıkarılarak 120 milyar dolara yükselmesini garantilese de, bu miktar ancak 2035’te tam olarak sağlanacak. Yüksek karbonlu sektörlerde çalışan insanların temiz ekonomiye geçişine yardımcı olmak için bir “adil geçiş mekanizması” devreye alınacak. Ancak yenilenebilir enerji bileşenleri için gerekli olan fakat çıkarımı insan hakları ihlalleriyle gölgelenen “kritik mineraller” konusundaki taahhütler, Çin ve Rusya’nın isteği üzerine metinden çıkarıldı.

Dünya, ekosistemleri yok edebilecek ve tüm bölgeleri kaosa sürükleyebilecek iklim “devrilme noktalarının” eşiğindeyken, ortaya çıkan sonuç gereken “dev sıçrama” değildi. Power Shift Africa düşünce kuruluşunun direktörü Mohamed Adow zirve hakkında, “COP30 bizi doğru yönde birkaç bebek adımı attırdı ama iklim krizinin ölçeği göz önüne alındığında, üzerine düşeni yapmaktan çok uzak kaldı” yorumunda bulundu.

Görüşmelere katılmaktan kaçınan ve petrol ile kömüre bağlı bir ABD başkanı, yükselen sağ popülizmi, Ukrayna ve Gazze’deki çatışmalar, dayanılmaz eşitsizlikler ve küresel ekonomik belirsizlik gibi jeopolitik durum göz önüne alındığında bu kusurlu anlaşmanın elde edilebilecek en fazlası olduğu yorumları da yapılıyor.

İklim adaleti için faaliyet gösteren bir küresel ve yerel sivil toplum koalisyonu olan Make Polluters Pay (Kirleticilere Ödetin) koordinatörü Louise Hutchins şöyle dedi:

“COP30’da iklim kundakçıları, yani fosil yakıt devleri sonunda hedef tahtasına oturdu. Bundan geri dönüş yok. Siyasi alan açıldı. Şimdi bunu daha güvenli bir dünyaya açılan gerçek bir kaçış yoluna dönüştürmek zorundayız.”

Ancak ülkeler anlaşmanın tokmakla onaylanmasını alkışlayabilmiş olsa da, Cop30 iklim krizini ele almak için var olan tek küresel süreçte derin fay hatlarını da ortaya koydu. BM genel sekreteri António Guterres, “Bulunduğumuz yer ile bilimin gerektirdiği nokta arasındaki uçurum tehlikeli derecede geniş” dedi.

Emisyonlar Her Yıl En Az %5 Azaltılmalı

Eğer dünya iklim çöküşünün en kötü tahribatından kaçınacaksa, BM iklim görüşmeleri tek başına asla yeterli olmayacak. Brezilya, COP30’a ev sahipliği yapmaya karar verdiğinde, tek bir temel hedefi vardı: “çok taraflılığın işe yaradığını gösteren güçlü bir mesaj göndermek.” Ancak dünya genelinde bu adil yaklaşım tökezliyor. Trump, bunun tüm biçimlerini reddederek, COP30’a hiçbir heyet göndermedi. Sonunda ABD, COP30’a belirgin bir şekilde müdahale etmedi. Zaten Trump’ın müttefiki olan Suudi Arabistan etkili bir engelleyici görevi gördü.

Bütün ülkeler 2023’te, bir petrol yöneticisinin, yani Birleşik Arap Emirlikleri ulusal petrol şirketi Adnoc’un başkanı Sultan Al Jaber’in yönettiği COP28’de “fosil yakıtlardan uzaklaşma” konusunda anlaşmıştı. Belki de metne fosil yakıtların dahil edilmesi gibi bir hamleyi ancak bir petrol yöneticisi başarabilirdi. Ancak bu taahhüt imzalanır imzalanmaz bazı ülkeler onu geri almaya çalıştı. Suudi Arabistan bunun yalnızca seçeneklerden biri olduğunu öne sürdü ve bir sonraki COP, yine petrol ihracatına bağımlı bir başka ülke olan Azerbaycan’da düzenlendiğinde, petrol devlerinin girişimleri sayesinde bu kararı somutlaştırma çabaları boşa çıkarıldı.

Birçok uzmanın vardığı sonuç, geçiş için bir “yol haritası” hazırlanması gerektiğiydi. Potsdam İklim Enstitüsü’nde yer sistemleri bilimi profesörü olan Johan Rockström da bu konu hakkında şunları söyledi:

“Gerçek şu ki 1,5 derece hedefini ulaşılabilir tutma şansımız, küresel emisyon eğrisini 2026’da aşağıya eğmeye başlamamıza ve ardından her yıl en az %5 azaltmamıza bağlı. Bu da fosil yakıtların aşamalı olarak terk edilmesini ve doğanın korunmasını hızlandırmak için somut yol haritaları gerektiriyor.”

Böyle bir yol haritasının tüm ülkelerin sürece dâhil kalmasını sağlamak için dikkatle ele alınması gerekecekti. Herkese açık olmalı, ancak hiçbir ülkeyi harekete zorlayacak veya fosil yakıt üretim ya da kullanımına ilişkin takvimler dayatacak maddeler içermemeliydi. Her şey gönüllü olacaktı. Nitekim 80’den fazla ülke dramatik bir çıkışla COP30 başkanlığına yol haritası çağrısında bulundu.

İklim Finansmanında 3 Katlık Artış da Yeterli Değil

Gelişmekte olan ülkelerin COP30’daki temel talebi ise aşırı hava olaylarının etkilerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için gelişmiş ülkelerin kamu kaynaklarından sağlanan finansmanın üç katına çıkarılmasıydı. Yıllık 120 milyar dolara çıkacak bir üç kat artış bile, gelişmekte olan ülkelerin 2035’e kadar ihtiyaç duyacağı tahmini yıllık 300 milyar dolardan çok uzak. Ülkeler ayrıca istedikleri 2030 son tarihinden mahrum bırakıldılar ve fonların hâlihazırda vaat edilmiş 300 milyar dolarlık kamu finansmanına ek olmasını da sağlayamadılar.

Söz konusu taahhüt, nihai metinde biraz muğlak ifadelerle yer alıyor. Metin, finansmanın üç kat artırılması gerektiğini “talep etmek” yerine “çaba gösterilmesi çağrısında bulunuyor”. Birçok iç kaynağa göre uyum finansmanı konusundaki bu uzlaşma, Suudi Arabistan’ın COP30’un nihai metnini kabul etmesini hızlandırdı. Krallık, izole görünmekten ve görüşmeler çökerse suçlanmaktan çekiniyordu. Cumartesi sabahı metinde “BAE mutabakatına”,  yani bu mutabakatın kilit unsuru olan “fosil yakıtlardan uzaklaşma” taahhüdüne dolaylı bir atfın korunması kabul edildi.

Öte yandan görüşmelere katılan birçok gözlemci ve taraf, yol haritası fikrinin gelecekteki COP’lara damga vuracağı yorumunda bulundu. Örneğin Brezilya merkezli Observatório do Clima düşünce kuruluşundan uluslararası politika direktörü Claudio Angelo, “Bu tartışma artık kaçınılmaz hâle geldi ve şimdi bu dalgayı sürmeliyiz” dedi.

Başka bazı katılımcılar ise COP’un nihayet fosil yakıtlardan uzaklaşmanın açıkça tartışılabileceği bir yer olabildiğini gösterdiğini ve bu noktadan artık geri dönüş olamayacağı gibi yorumlarda bulundular.

BM’nin ağır işleyen süreçlerinin penceresiz müzakere odalarının dışında, gerçek dünya hızla değişiyor. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre yenilenebilir enerji üretimi bu yıl kömürü geçti ve temiz enerjiye yapılan yıllık 2 trilyon dolarlık yatırım artık fosil yakıtlara yapılan yatırımların iki katı. Çin’de elektrik üretim kapasitesinin yarısından fazlası artık düşük karbonlu kaynaklardan gelirken, Hindistan yenilenebilir enerji hedeflerine beş yıl erken ulaştı. Güneş panelleri bu yıl Pakistan’ın en büyük enerji kaynağı oldu. Dünyanın en yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahip olmasına rağmen uzun yıllar yatırım eksikliği yaşayan Afrika’da da nihayet bir sıçrama yaşanıyor.