;
Ekonomi

Zengin Ülkeler Kayıp ve Zarar Fonu Taahhütlerini Geciktiriyor

kayıp ve zarar

Zengin ülkeler, iklim değişikliğinden en çok etkilenen ülkelere yönelik kayıp ve zararlarla mücadele fonuna yönelik ödemelerini geciktirmekle eleştiriliyor. Son duruma bakıldığında varlıklı ülkelerin bu fona verdikleri sözün yarısından azını teslim ettiği görülüyor. Ayrıca zengin ülkeler fona dayanışmadan çok “yatırım fonu” muamelesi yapmakla da suçlanıyor…

Gelişmekte olan ülkelerin temsilcileri, zengin ülkelerin, iklim felaketlerinden doğrudan etkilenen kırılgan durumdaki ülkeler için yardım sağlamayı hedefleyen Kayıp ve Zararlarla Mücadele Fonu’nun planlarını baltalamaya çalıştığı uyarısında bulundu.

Zengin ülkeler 789 milyon dolar taahhüt etmiş olsa da, şu ana kadar sadece 348 milyon dolarlık kısmını fona aktardı. Gelişmekte olan ülkeleri temsilen konuşan Honduras temsilcisi Elena Cristina Pereira Colindres, bir basın toplantısında “endişe” duyduklarını ifade ederek, paranın ne zaman ödeneceğine dair “şeffaflık ve öngörülebilirlik” olmadığını belirtti. Pereira, tek tek ülke ismi vermedi ancak İtalya, Avrupa Birliği ve Lüksemburg, fon için bağış sözü vermelerine rağmen ödemeyi ne zaman yapacaklarını henüz açıklamadı. Örneğin Birleşik Arap Emirlikleri, Avustralya ve İsveç de, taahhüt ettikleri parayı yıllara yayarak, her yıl yalnızca belirli bir kısmını veriyorlar.

Pereira, bu tür yıllara yayılan ödeme takvimlerinin, fon kurulunun ne kadar para harcayabileceğini belirlemesini ciddi şekilde kısıtladığını ve fonun uzun vadeli sermaye taahhütlerine olan güveni azalttığını söyledi.

Milyarlarca Dolara İhtiyaç Var

Kayıp ve Zararlarla Mücadele Fonu’nun yönetim kurulu, gelecek yıl 250 milyon dolar harcamayı kabul etmiş olsa da, Pereira bu rakamın “fonun gelecekteki ölçeğini yansıtan bir gösterge olarak kullanılmaması gerektiğini” çünkü ihtiyaçların “yüz milyarlarca dolar” düzeyinde olduğunu vurguladı.

Nitekim Nature dergisinde geçen yıl yayımlanan bir çalışmaya göre, iklim değişikliği her yıl 395 milyar dolarlık kayıp ve zarara yol açıyor. Gelişmekte olan ülkeler ise gelişmiş ülkelerden 2030 yılına kadar her yıl 100 milyar dolar kayıp ve zarar finansmanı sağlamalarını talep ediyor.

Çarşamba günü, Filipinler’de yapılan Kayıp ve Zararlarla Mücadele Fonu kurul toplantısında Fiji temsilcisi Daniel Lund, fonun şu anki büyüklüğünü, sadece bir “limonata standı parası” olarak niteledi. Ayrıca bunun, kömürle çalışan bir termik santral inşa etmenin maliyetinin yalnızca dörtte biri kadar olduğunu belirtti.

Öte yandan fonun yönetim kurulu, daha fazla kaynak yaratmak amacıyla “kaynak mobilizasyon stratejisi” olarak bilinen bir plan hazırlıyor. Bu stratejinin 2025 sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. Fon Nisan ayında başlangıç aşamasına yönelik bir strateji olarak 250 milyon dolarlık bir ödemeyi onayladı. Buna göre, gelişmekte olan ülkelerden gelen proje başvurularına 5 ila 20 milyon dolar arasında hibe verilecek.

Fon Ne Zaman Dağıtılacak?

Fon kaynaklarının kısıtlı olması nedeniyle yönetim, özel sektör finansmanı gibi ek kaynakları harekete geçiren projelerin kurula sunulduğunda daha olumlu değerlendirilmesi önerisinde bulundu. Ancak bazı gelişmekte olan ülke temsilcileri ve iklim savunucuları, bu yaklaşımın kriterler arasına dahil edilmesine toplantıda karşı çıktı. Mısır temsilcisi Mohamed Nasr, bu fikre karşı olduğunu belirterek, “Bu, kayıp ve zarar finansmanında dikkate alınması gereken herhangi bir kriterin parçası olmamalı” dedi.

İklim eylemi adına uluslararası çapta faaliyet gösteren bir STK olan Climate Action Network (CAN) başkanı Tasneem Essop, fonun sekretaryasının “tipik Dünya Bankası yaklaşımlarını” izliyor olmasından endişe duyduğunu söyledi. Dünya Bankası, örneğin CAN gibi bazı büyük STK’ların karşı çıkmasına rağmen, en azından geçici süreliğine bu fonun ev sahibi olarak seçilmişti.

Essop, yatırımları desteklemek amacıyla risk azaltma ve kaldıraç gibi uygulamalara karşı olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Sanki burada bir yatırım fonu kuruyormuşuz gibi davranılıyor. Hayır, değil. Bu bir dayanışma fonu. Bu fon, iklim krizinden etkilenen insanlara fayda sağlamak için var.”

Essop’un ardından yeniden söz alan Nasr da aynı fikirde olduğunu ifade ederek, “Fon bir banka değildir. Dayanışma, yatırımla aynı şey değildir. Kayıp ve zarar meselesi kalkınmadan farklıdır” dedi.

Fonun sınırlı kaynaklara sahip olmasına rağmen, kurul eş başkanı Richard Sherman, ilk projelerin önümüzdeki yılın başlarında onaylamasını beklediğini söyledi. Sherman, fonun Ekim ayında gerçekleşecek bir sonraki kurul toplantısında proje çağrısında bulunmasını ve ilk projelerin ise Şubat 2026’daki bir sonraki toplantıda onaylanmasını beklediğini açıkladı.

Sherman’a göre, kurul hâlâ fonun mali mimarisi, yani paranın nasıl tutulacağı ve ülkelere nasıl dağıtılacağı gibi detaylar üzerinde çalıştığını da belirtti ve ancak bu sürecin doğru bir şekilde yönetilmesiyle, felaket veya aşırı hava olayları sırasında hızlı ödeme yapabileceğini de sözlerine ekledi.