;
Ekonomi

Türkiye Hibrit Güneş Santrallarıyla Şebeke Kısıtlarını Aşabilir

hibrit güneş enerjisi santrali
FOTO: AA

Ember’in yeni analizine göre 8 GW’lık hibrit güneş potansiyeli, yeni altyapı yatırımı gerektirmeden Türkiye’nin şebeke bağlantı kısıtını aşarak, güneş enerjisini diğer enerji kaynakları arasında zirveye taşıyabilir.

Türkiye’de Şubat 2024 – Nisan 2025 tarihleri arasında şebekeye iletim seviyesinden yapılan bağlantı başvurularının %65’i şebeke yetersizlikleri nedeniyle reddedilirken; Mayıs ayı itibarıyla iletim ve dağıtım seviyesi dahil Türkiye’de toplam sadece 0,52 GW kapasite kaldı. Tüm bu veriler, Türkiye’de güneş enerjisi kurulu gücünün büyümesinin önündeki en büyük engellerden birinin şebeke bağlantı kısıtları olduğunu gösteriyor.

Düşünce kuruluşu Ember, yeni raporunda söz konusu kısıtın var olan rüzgar ve hidroelektrik santrallarına eklenecek hibrit güneş santralları sayesinde aşılmasının mümkün olduğunu gösterdi. Raporda, mevcut yüksek kredi faiz oranları baz alınarak geliştirilen metodolojiye göre, Türkiye’deki hibrit güneş potansiyelinin bugün için 8 GW seviyesinde olduğu hesaplandı. Bu, Türkiye’de mevcut kurulu güneş gücünü yüzde 35 artırabilecek bir kapasite anlamına geliyor. Finansman koşullarının iyileşmesi durumunda ise bu potansiyelin 25,6 GW’a kadar çıkabileceği öngörülüyor.

Rapora göre, yalnızca 8 GW’lık kapasitenin devreye alınması bile toplam güneş kurulu gücünü 30 GW’a taşıyarak, güneşi Türkiye’nin açık ara en yüksek kurulu güce sahip enerji kaynağı konumuna getirebilir. Söz konusu potansiyel 2024’te hayata geçirilmiş olsaydı, güneş ve rüzgarın toplam elektrik üretimindeki payı %21,6’ya ulaşarak, bu iki kaynağı ithal kömürün hemen ardından ikinci sıraya taşıyacaktı.

Hibrit Sistemler Kuraklığa Karşı da Avantaj Sağlıyor

Hibrit güneş santralları sadece şebeke bağlantı kısıtına değil, aynı zamanda meteorolojik koşullara bağlı olarak yaşanabilen dönemsel kapasite düşüşlerine de bir çözüm sunuyor. Kayıtlardaki en kurak yıllardan biri olan 2021’de, hidroelektrik santralların Türkiye’nin toplam elektrik üretimindeki payı bir önceki yıla kıyasla dokuz puan geriledi. Aynı yıl, hidroelektrik santrallarındaki hibrit güneş potansiyeli sayesinde hidroelektriğin toplam elektrik üretimindeki payı iki buçuk puan artırılabilirdi.

Raporda, hibrit güneş santrallarının meteorolojik dezavantajları nasıl dengeleyebileceğine dair 2024 yılı da iyi bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. 2024 yılında devrede olan hibrit sistemler, 25 rüzgar ve hidroelektrik santralına %14 ek üretim katkısı sağladı. Bu katkı sayesinde söz konusu santralların ortalama kapasite faktörü 5 puan artarak %32’ye çıktı; yaz aylarında ise bu artış 7,3 puana kadar ulaştı. Bazı örneklerde, örneğin Malatya’daki bir rüzgar santralında bu artış neredeyse 20 puana çıkarken, Adıyaman’daki bir hidroelektrik santralında 13 puanlık bir artış görüldü.

Raporun ortaya koyduğu olumlu bulgulardan biri de şu ki; 8 GW’lık hibrit güneş potansiyelinin yaklaşık %46’sı, yüksek güneş potansiyeline sahip bölgelerde yer alan barajlı hidroelektrik santrallarda yoğunlaşıyor. Bu da hibrit güneş santrallarını, Türkiye’de yenilenebilir enerji kaynaklarında kuraklık kaynaklı yaşanabilecek zorluklara karşı son derece etkili bir çözüm olarak karşımıza çıkarıyor.

“Hibrit Projeler Kapasite Beklenmeden Onaylanabilir”

Ember Enerji Analisti Çağlar Çeliköz, Türkiye’de enerji dönüşümünün, şebeke kapasite yetersizlikleri nedeniyle yavaşladığını; ancak yeni şebeke yatırımı gerektirmeyen hibrit güneş santrallarının kapasite beklenmeden onaylanmasıyla sürecin hız kazanabileceğini vurguladı ve şunları söyledi:  “Üretime kayda değer katkıda bulunmaya başlayan hibrit güneş santralları, mevcut santralların bağlantı kapasitesinin daha verimli kullanılmasını sağlayarak yenilenebilir enerjinin toplam üretimdeki payını artırabilir. Mevzuatta yapılacak birincil kaynağın santral sahasına entegre olma zorunluluğu ve kapasite sınırı kuralının kaldırılması gibi basit değişikliklerle Türkiye, kısa sürede bu yüksek potansiyeli hayata geçirebilir.”

Raporda da vurgulandığı gibi Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı kuraklık sebebiyle, son yıllarda hidroelektrik santralların (HES) üretim kapasitelerinde düşüşler yaşanmaya başlandığına dikkat çeken HESİAD’ın Yönetim Kurulu Başkanı Elvan Tuğsuz Güven de konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Bu düşüşlere rağmen HES’ler halen enerji arzımızın bel kemiğini oluşturuyor. HES projelerinde kuraklığın neredeyse tek çözümü olan hibrit güneş santralları için yapılan başvuruların büyük bölümünde, kapasite tahsisi sorununun ortadan kaldırılmasının HES’lerin üretim kapasitesinin ve sistem arz güvenliğinin korunması için bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz.

Bugün hibrit yatırımların izin süreçleri aylar ve hatta yıllar boyu devam edebiliyor. Halbuki halihazırda enerji üretimine tahsis edilen alanlarda yapılacak hibrit yatırımların ivedilikle onaylanmasının enerji verimliliği ve sistem arz güvenliği açısından çok mühim olduğuna inanıyoruz. Hibrit güneş santralı kapasite tahsisi ve izin süreç problemlerinin çözülmesinin; yatırım kısıtlarının kaldırılmasının sürdürülebilir kalkınmamızın gerçekleşmesi için bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz.”