;
Bilim

2021 Dünya Hava Kirliliği Raporu Açıklandı: Türkiye 46. Sırada

Yeni bir raporun sonuçlarına göre Iğdır, Avrupa’nın hava kirliliği en yoğun şehri.

Her yıl İsviçre merkezli hava kalitesi teknolojisi şirketi IqAir tarafından yayımlanan Dünya Hava Kirliliği raporunun yeni çalışmasına göre, Türkiye 2020 yılındaki gibi dünyanın en kirli havasına sahip 46. ülkesi oldu. Rapor, 117 ülkede 6476 şehirdeki hava kalitesi izleme istasyonlarından alınan metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2,5) yoğunluğu ölçümlerine dayanıyor.

Buna göre Ankara dünyanın en kirli 54. başkenti olurken Iğdır, Avrupa’nın hava kirliliği en yoğun şehri olarak belirlendi.

Avrupa’nın en kirli şehirleri sıralamasında Iğdır’ı Rusya’daki Krasnoyarsk ve Sırbistan’daki Novi Pazar izledi. Düzce ise Avrupa’nın en kirli beşinci şehri olarak yer aldı.

2021 Dünya Hava kirliliği raporu dünyadaki şehirlerin %97’sinin Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) belirlediği hava kalitesi standartlarını karşılamadığını ortaya koydu. PM2.5 olarak ifade edilen havanın içerisinde bulunan ince parçacıklı madde kirliliği astım, felç, kalp ve akciğer hastalıklarına sebep oluyor. PM2.5 her yıl milyonlarca insanın erken ölümüne sebep oluyor. Rapora dahil edilen hava kalitesi izleme istasyonlarının %44’ü devlet kurumları tarafından işletilirken geri kalanı bilim insanları, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve şirketler tarafından yönetiliyor.

IqAir’in 2021 Hava Kirliliği raporuna göre Bangladeş, Çad, Pakistan, Tacikistan ve Hindistan en kirli havaya sahip ülkeler oldu. Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi art arda dördüncü kez dünyanın en kirli başkenti oldu. Yeni Delhi’yi Bangladeş’in başkenti Dakka, Çad’daki N’Djamena, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe ve Umman’ın başkenti Maskat takip ediyor.

Rapor, 2021’de hiçbir ülkenin PM2.5 için DSÖ’nün belirlediği hava kalitesi standartlarını karşılayamadığını ortaya koydu. Raporda yer alan 6475 şehirden yalnızca 222’si DSÖ’nün PM2.5 standartlarını karşıladı.

Çin’de 2021’de hava kalitesi önceki yıllara oranla iyileşti. Rapora göre Çin’deki şehirlerin yarısından fazlasında hava kirliliği geçen yıla oranla daha düşük görüldü. Emisyon kontrolü ve kömür santralı faaliyetinin ve diğer yüksek emisyonlu endüstrilerin azaltılmasının sayesinde son 5 yıldır hava kirliliğindeki azaltma trendi bu yıl da sürdü.

Türkiye’deki Temiz Hava Eylem Planları Yeterli Değil

Türkiye’de hava kirliliği ile ilgili çalışmalar yürüten Temiz Hava Hakkı Platformu yıllardır çalışmalarında PM2.5 limit değerinin belirlenmesi gerektiğini vurguluyor. Bununla ilgili halk sağlığını esas alan bilimsel çalışmalar yapıyor. Her yıl açıkladıkları “Kara Rapor” da Türkiye’deki hava kirliliği durumunu ve halk sağlığına olan etkilerini açıklıyor. Platform bileşenlerinden Greenpeace geçtiğimiz yıl “Havada Kalmasın” kampanyasında PM2.5 için yönetmeliklerde limit değer belirlenmesi çağrısında bulunmuştu. Bu yıl ise “Havanı Koru” kampanyasıyla yetkililere hava kirliliği limitlerinin aşıldığı bölgelerde koruma bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulunan Greenpeace Akdeniz, Türkiye’deki temiz hava eylem planlarının yeterli olmadığını belirtti.

Greenpeace Akdeniz İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Ersoy, geçtiğimiz yıl 91 bin kişinin temiz hava kampanyasına destek verdiğini hatırlatırken, “Birlikte partikül maddeler ‘havada kalmasın’, limit değerler belirlensin talebiyle bakanlığı harekete geçmeye davet ettik. IqAir raporunda Avrupa’nın en kirli kentlerine ev sahipliği yaptığımızı gösteren bulgular da bu talebi doğrular nitelikte. Bakanlığın bu talebe kayıtsız kalmaması olumlu bir gelişme olsa da bugünün ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamıyor. DSÖ limitleri ile karşılaştırdığımızda aradaki fark çok yüksek olduğu gibi 2020 itibarıyla yıllık 20 mikrogram limit değere göre politikalarını düzenleyen AB standartları ile de uyumlu değil. Yönetmelik yürürlüğe girmeden PM 2.5 için geçiş takvimindeki hedef limit değerleri güncellemeliyiz. Böylece düzenli limit aşımlarının yıllardır gerçekleştiği ilçelerde koruma bölgesi ilan etmek için evrensel standartları referans alacak bir kıstasa sahip olabilir ve havamızı koruyabiliriz” dedi.

Temiz Hava Hakkı Platformu’ndan Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Gamze Varol ise dış ortamdaki hava kirleticilerin bebek ve çocuklar başta olmak üzere herkesin sağlığını olumsuz etkilediğini ve yaşamlarını tehdit ettiğini söyledi. Varol,  “2021 yılında dünyada ilk kez bir çocuğun ölüm nedenleri arasında hava kirliliğinin olduğu açıklandı. Güvenilir, kamuoyunun paylaşımına açık çevre ve sağlık verilerine erişim, hava kirliliğine karşı politika araçlarını geliştirmek için önemli. Türkiye’de kanserojen olduğu kanıtlanmış PM 2.5  ölümleri çok kısıtlı, evrensel standartları karşılayan bir limit değere sahip mevzuat henüz yürürlükte değil. IqAir raporundaki veriler ise hava kirliliğinin kronikleştiği kentlerimizin Avrupa’nın en kirlisi olduğunu gösteriyor. Buralarda yaşayan insanların sağlık riski katsayısı oldukça yüksek. Bilim insanları bu kirliliğin sebep olduğu sağlık sorunlarının Türkiye’deki boyutunu, ölüm ve kronik hastalık verilerine erişimde sorunlar olması nedeniyle kamuoyu ile paylaşamıyor; hava kirliliğine bağlı hastalık yükü, önlenebilir erken ölüm hesaplamalarını artık yapamıyor. Hava kirliliği ile mücadele etmek hükümetlerin başlıca sorumluluğudur. Yapısal önlemlerin ivedilikle alınabilmesi için evrensel standartları karşılayan bir limit değer yürürlüğe girmeli, hava kirliliğinin halk sağlığı üzerindeki etkilerini ortaya koyacak bilimsel çalışmaların yapılması desteklenmeli” diye konuştu.