Fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar rekor seviyeye ulaşırken, birçok ülke küresel ısınmayı önlemek için yeterince çaba göstermedi. Mevcut durumun devam etmesi halinde Dünya geçen yıl olduğu gibi bu yıl da yüzyılın sonuna kadar 2,6 derecelik bir sıcaklık artışı yolunda ilerliyor…
İki önemli raporun son bulgularına göre, fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonlar tarihi bir rekora ulaşırken, ülkeler de yeterince güçlü iklim taahhütleri vermediği için, dünya hâlâ sıcaklıkların 2,6 derece artacağı felaket senaryosu gibi bir yola doğru ilerliyor.
Hükümetlerin Brezilya’da düzenlenen COP30 iklim görüşmeleri için sundukları yeni emisyon azaltım planları, üst üste dördüncü yıl da tehlikeli küresel ısınmayı önlemekte yetersiz kaldı. Ülkelerin iklim politikalarını ve taahhütlerini analiz eden bağımsız bir bilimsel izleme kuruluşu olan Climate Action Tracker’ın son verilerine göre, dünyadaki ortalama sıcaklıkların yüzyılın sonuna kadar sanayi öncesi seviyelere kıyasla 2,6 derece artması bekleniyor. Bu beklenti geçen yılki tahminle aynı kalmış oldu.
Böylesine bir ısınma, tüm ülkelerin imzaladığı Paris İklim Anlaşması’nda belirlenen eşikleri açıkça ihlal ediyor ve dünyayı aşırı hava olayları ile ağır toplumsal ve ekonomik zorlukların yaşandığı felaket dolu bir çağa sürükleyecek gibi görünüyor.
2025’te Emisyonlar %1 Arttı
Bununla birlikte, küresel karbon döngüsünü izleyen ve analiz eden bir kuruluş olan Küresel Karbon Projesi (Global Carbon Project – GCP) tarafından aynı anda yayımlanan bir değerlendirme, fosil yakıtlardan kaynaklanan emisyonların 2025 yılında da yaklaşık %1 oranında artmasının beklendiğini ortaya koydu. Ancak artış hızının son yıllarda yarı yarıya azaldığını ortaya koydu.
Son 10 yılda kömür, petrol ve gazdan kaynaklanan emisyonlar yılda ortalama %0,8 arttı. Bu oran, önceki 10 yıldaki %2’lik artışa göre belirgin biçimde düşük. Yenilenebilir enerjinin hızla yayılması, artık dünyanın yıllık enerji talebindeki artışın büyük kısmını karşılayacak düzeye yaklaşmış durumda, ancak henüz bu talebi aşabilmiş değil.
Climate Analytics CEO’su Bill Hare, yaşanan ısınmanın küresel bir felaket anlamına geleceğini belirterek şunları söyledi:
“Bu kadar sıcak bir dünya, Atlantik Okyanusu akıntı sisteminin çökmesi, mercan resiflerinin yok olması, buz tabakalarının geri dönüşsüz biçimde erimesi ve Amazon ormanlarının savana dönüşmesi gibi büyük eşik noktalarını tetikleyebilir. Bu, Birleşik Krallık ve Avrupa’da tarımın sonu, Asya ve Afrika’da kuraklık ve musonların çöküşü, ölümcül sıcaklık ve nem demektir. Bu, olmak istemeyeceğiniz bir yer.”
Sanayi Devrimi’nden bu yana orman tahribatı ve fosil yakıt kullanımı nedeniyle dünya sıcaklığı yaklaşık 1,3 derece arttı. Bu artış, hâlihazırda daha şiddetli fırtınaları, orman yangınlarını, kuraklıkları ve diğer felaketleri tetikledi.
ABD’nin Paris Anlaşması’ndan Çıkışı Isınmanın Başlıca Nedeni
2016 yılında imzalanan Paris Anlaşması kapsamında ülkeler, emisyonları azaltmaya yönelik planlarını belirli aralıklarla güncellemek zorundalar. Bu bağlamda, şu anda Brezilya’nın Belém kentinde devam eden BM iklim görüşmeleri için yeni “ulusal katkı beyanlarının” (NDC) sunulması bekleniyordu. Ancak bugüne kadar yalnızca yaklaşık 100 ülke bu yeni planlarını sundu ve bu kesintiler, iklim krizini durdurmak için hâlâ son derece yetersiz kalıyor.
Climate Action Tracker’a göre, ülkelerin hem net sıfır emisyon hedefleri hem de NDC taahhütleri dikkate alındığında tablo biraz daha kötüleşmiş durumda. Yüzyılın sonuna kadar beklenen küresel ısınma oranı 2,1 dereceden 2,2 dereceye yükseldi. Bu artışın başlıca nedeni olarak da ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi olarak gösteriliyor.
Donald Trump, iklim krizini “bir aldatmaca” olarak nitelendirmiş, ülke içindeki iklim politikalarını iptal etmiş ve hem ABD’de hem de yurt dışında daha fazla petrol ve gaz sondajı yapılması için baskı yapmıştı. Nitekim ABD, bu kez ilk defa bir COP zirvesine hiçbir resmi heyet göndermedi; bu durum, bazı delegeler arasında rahatlama yarattı.
Küresel ısınma oranı hâlâ tehlikeli derecede yüksek olsa da, Paris Anlaşması’nın imzalandığı döneme kıyasla beklenen ısınma seviyesi azaldı. Anlaşma yapılırken, 2100 yılına kadar yaklaşık 3,6 derecelik bir ısınma öngörülüyordu. Bu düşüş, temiz enerji yatırımlarındaki büyük artış ve en kirli fosil yakıt olan kömürün kullanımındaki azalma sayesinde gerçekleşti.




