;
Bilim

Karbon Denkleştirmelerin Çoğu İşe Yaramadı

marcin-jozwiak-YGPCYETKFw8-unsplash

Yeni bir araştırma, 25 yıllık verileri analiz ederek çoğu karbon denkleştirme programının, çözülemez yapısal sorunlar nedeniyle düşük kaliteli olduğunu ve emisyonları azaltmada başarısız kaldığını ortaya koyuyor.

Bir kişinin, şirketin veya kurumun atmosfere saldığı karbon emisyonlarını başka bir yerde yapılan eşdeğer miktarda emisyon azaltımı veya karbon giderimi ile dengelemeye çalışması anlamında kullanılan “karbon denkleştirmeleri” gezegeni ısıtan kirliliği azaltma konusunda başarısız. Yeni bir araştırma bunun birkaç kötü örnek yüzünden değil, derin ve yapısal sorunlardan kaynaklandığını belirtiyor.

20 yılı aşkın süredir yapılan araştırmalar, büyük programlardaki karbon kredilerinin çoğunun düşük kaliteli olmasına yol açan “çözülemez” sorunların bulunduğunu ortaya koydu. Sektör ve diplomatlar sistemi iyileştirmek için çaba göstermiş olsalar da geçen yıl düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) iklim zirvesi COP29’da üzerinde anlaşılan ve uzun zamandır beklenen kuralların, bu kalite sorununu önemli ölçüde ele almadığı belirtildi.

Oxford Üniversitesi Smith Okulu araştırmacılarından ve çalışmanın ortak yazarı olan Stephen Lezak, bu durumu şöyle özetliyor: “Karbon denkleştirmesinin büyük ölçekte işe yarayacağını beklemeyi bırakmalıyız. 25 yıllık verileri değerlendirdik ve bugüne kadar neredeyse her şey başarısız oldu.”

Etkileri Abartılmış Projelere Ağırlık Verildi

Karbon denkleştirmeleri, zengin kirleticilerin yurt dışındaki ucuz iklim eylemlerini finanse ederek kredi kazanmalarını ve böylece kendi ülkelerinde aynı miktarda seragazı salmaya devam etmelerini sağlayan, emisyonları verimli bir şekilde azaltma aracı. Teorik olarak, bu yöntem parayı en kısa sürede en faydalı yerlere yönlendirerek küresel ısınma düzeylerini düşürebilecek kapasiteye sahip. Ancak gönüllü karbon piyasaları uzun süredir etkilerini abartan “çöp denkleştirmeler” ile boğuşuyor.

Araştırmacılar en ciddi sorunları şöyle sıralıyor:

  • Zaten yapılacak olan projelere (örneğin, halihazırda planlanmış bir rüzgar santralı inşası) ek kredi verilmesi,
  • Geçici projeler (örneğin, dikilen ağaçların daha sonra yangında yok olması),
  • Sızıntı etkisi olan projeler (örneğin, ormanın bir kısmının korunması ama oduncuların başka bölgelere kayması),
  • Çifte sayım yapılan projeler (örneğin, bir turbalığın restore edilmesi ama hem alıcının hem satıcının emisyon düşüşünü sahiplenmesi).

Çalışma ayrıca şu uyarıyla bitiyor:

“Bir denkleştirme dört boyuttan üçünde sağlam olabilir ancak dördüncüsünde eksikse, bu denkleştirme krediye yazılan emisyon azaltımından çok daha düşük bir etki sağlayabilir, hatta gerçekte hiçbir azaltım sağlamıyor olabilir.”

Geçen yıl Nature Communications dergisinde yayımlanan bir analiz ise incelenen karbon kredilerinin yalnızca %16’sından daha azının seragazı emisyonlarında gerçek bir azalma sağladığını ortaya koydu. Yeni çalışmada yer almayan ancak bu alanda uzman olan, Max Planck Yenilik ve Rekabet Enstitüsü’ndeki Net Zero Lab’ın kurucusu Benedict Probst, söz konusu makalenin mevcut karbon kredilendirme projelerini etkileyen, iyi belgelenmiş sorunlara dair değerli ve genel bir bakış sunduğunu söyledi. Bununla birlikte makalenin, bu sorunlara dayanak oluşturan çalışmaları derinlemesine eleştirmediğini de belirterek, “Bu çalışma, bizim araştırmamızın temel bulgularıyla örtüşüyor fakat karbon kredilendirme sistemine daha geniş bir perspektiften yaklaşıyor” dedi.

Katkı Temelli Bir Sistem Önerisi Yapıldı

Öte yandan karbon piyasasını temizlemeye yönelik bazı çabalar ise şu anda yürürlükte. Son zamanlardaki eleştiriler üzerine, Gönüllü Karbon Piyasası Bütünlük Konseyi (Integrity Council for the Voluntary Carbon Market – ICVCM) gibi sektör öncülüğündeki girişimler, hangi karbon denkleştirme yöntemlerinin etkili olduğuna dair en güncel bilimsel çalışmaları gözden geçirdi ve yalnızca katı gereklilikleri karşılayan programları onaylamaya başladı.

Ayrıca, karbon denkleştirmeleri için ortaya çıkan bazı “derecelendirme ajansları”, alıcılara bu denkleştirmelerin gerçekte emisyonları azaltıp azaltmayacağına dair bilgi sunuyor. Son makalenin yazarları, atmosferden aktif olarak karbondioksit çekmeyen denkleştirmelerin acilen devre dışı bırakılmasını ve denkleştirme piyasalarının odağının, yüksek kaliteli karbon giderimi ve depolama projelerine kaydırılmasını önerdi. Karbon denkleştirmesi yoluyla başka anlamlı iklim projelerinin finanse edilmesi yerine, bağışçıların kendi emisyonlarını sıfırladıklarını iddia etmesine izin vermeyen, katkı temelli bir sistem önerildi. Yazarlar ayrıca, şu anda fazla kredi verilen bazı proje türlerinin hâlâ düzeltilebileceğini de dile getirdi.

Çalışmanın ortak yazarı Stephen Lezak, şu ifadeyle durumu özetledi: “Elimizdeki her şeyi çöpe atmak istemiyoruz. Başarının görülebildiği ya da potansiyelin olduğu birkaç önemli alan var ve bunları vurgulamak önemli.”