İklim Ağı yaptığı açıklamada, Türkiye’nin 2026 yılında düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 31.Taraflar Konferansı’na ev sahipliği yapacak olmasını memnuniyetle karşıladığını belirtti.
Önümüzdeki yıl düzenlenecek 31. Taraflar Konferansı’na (COP31) Türkiye ev sahipliği yapacak. Zirvenin başkanlığını Türkiye üstlenecek. Müzakereleri ise Avustralya yönetecek. İklim Ağı ise yaptığı açıklamada, COP31 ev sahipliğinin, adil bir dönüşümle toplumun tüm kesimlerini kapsayan karbonsuz bir ekonomi inşa etme yönünde Türkiye için önemli bir fırsat sunduğu belirtildi.
İklim krizi hızla derinleşirken, ev sahipliğinin Türkiye’nin iklim politikalarını da yeniden şekillendirebilecek tarihi bir dönüm noktası niteliğinde olduğu belirtilirken şöyle devam edildi: “İklim Ağı olarak bu kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak biliyoruz ki, gerçek liderlik yalnızca ev sahipliğiyle değil; karbonsuz bir ekonomiye geçişte kararlılık göstermekle, güçlü iklim politikaları ve toplumsal katılımla mümkündür.”
İklim Ağı, Türkiye’nin COP31’e giden yolda şu alanlarda kararlı adımlar atmasını talep ediyor:
– İddialı bir iklim hedefiyle emisyonlarını bugünden itibaren azaltmak.
– Yeni kömür yatırımlarını sonlandırarak adil dönüşüm ilkelerine dayalı bir kömürden çıkış stratejisi hazırlamak.
– Yenilenebilir enerji yatırımlarını doğa ve toplumsal adaletle uyumlu biçimde hızlandırmak; enerji tasarrufu ile verimliliğini artırmak.
– İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyumu ve dayanıklılığı artıracak adaptasyon politikalarını güçlendirmek ve uygulamaları hızlıca hayata geçirmek.
– Demokratik bir hukuk devleti olarak iklim politikaları dahil olmak üzere tüm politika alanlarının katılımcı bir zeminde şekillenmesini sağlamak.
Yanı sıra İklim Ağı, Türkiye’den, COP31’deki müzakerelerde iklim krizine en çok neden olanlarla, bu krizden en az sorumlu olmasına rağmen en fazla etkilenen ülkeler arasında dengeli ve hakkaniyetli bir müzakere için zeminoluşturan, küresel ölçekte fosil yakıtlardan çıkış konusunda kararlı bir duruş sergileyen bir başkanlık talebini dile getirdi:
“Türkiye’nin COP31’e ev sahipliği, iklimi, toplumu ve doğayı önceleyen bir niyetle gerçekleştirilirse sadece küresel bir organizasyon değil, ülke içinde de iklim krizine karşı kalıcı bir dönüşümün başlangıcı olabilir.
Bizler, İklim Ağı olarak bu sürece uzmanlığımızla bilimsel katkı koymaya ve Türkiye’nin adil, demokratik ve karbonsuz bir gelecek için atacağı adımları yakından takip etmeye devam edeceğiz.”




