Birçok ülkenin iklim hedeflerine ulaşmaktansa enerji arz güvenliği ve bağımsızlık konularını önceliklendirdiğini gösteren yeni bir araştırmaya göre; katılımcıların büyük çoğunluğu, enerji sistemlerinde dayanıklılığı artırmanın ve yerel kaynaklara yönelmenin uluslararası iklim işbirliklerinden daha önemli hale geldiğini belirtiyor.
Yeni bir araştırma, birçok ülkenin iklim hedeflerine ulaşmaktansa enerji arz güvenliği ve bağımsızlık konularını önceliklendirdiğini gösteriyor. Küresel olarak hükümetlerin ve kurumların enerji geçişi politikalarında önceliklerini yeniden şekillendirdiğine dikkat çeken araştırma, 19 ülkeden 1.400 kamu ve özel sektör temsilcisiyle yapılan görüşmeler sonucunda gerçekleştirildi.
Siemens’in çalışması, enerji geçişi sürecinde dayanıklılık ve bağımsızlık kavramlarının giderek daha belirleyici hale geldiğini ortaya koyuyor. Katılımcıların büyük çoğunluğu, enerji sistemlerinde dayanıklılığı artırmanın ve yerel kaynaklara yönelmenin uluslararası iklim işbirliklerinden daha önemli hale geldiğini belirtiyor. Bu durum, enerji milliyetçiliği olarak tanımlanan yeni bir yaklaşımın yükselişte olduğuna işaret ediyor.
Geleceğin Enerjisi Yerel ve Bölgesel Üretime Dayanacak
Araştırmaya göre, katılımcıların %62’si geleceğin enerji sistemlerinin küresel ticaretten çok yerel ve bölgesel üretime dayanacağını düşünüyor. Birçok ülke, enerji arzını dışa bağımlılıktan kurtarmak ve jeopolitik risklere karşı korumak amacıyla kendi üretim kapasitesine yatırım yapıyor. Buna paralel olarak, iklim hedeflerine duyulan güven azalmış durumda. Araştırmada, karar vericilerin önemli bir bölümü 2030 hedeflerine ulaşma konusunda önceki yıllara göre daha az iyimser olduklarını ifade ediyor.
Enerji sistemlerinin dönüşümünde dijitalleşme ve yapay zeka (AI) teknolojilerinin öneminin vurgulandığı raporda; bu teknolojilerin enerji şebekelerinin daha öngörülebilir ve esnek hale getirilmesinde kilit rol oynayacağı belirtiliyor. Raporda, özellikle güç şebekelerine yatırım yapılması, yapay zeka destekli enerji yönetim sistemlerinin yaygınlaştırılması ve enerji depolama kapasitesinin artırılması gerektiği ifade ediliyor.
Çalışmaya göre, birçok ülkenin önceliği değişti. İklim hedeflerine ulaşmaktan çok enerji arzının sürekliliğini sağlamak, fiyat istikrarını korumak ve dışa bağımlılığı azaltmak gibi hedefler öne geçiyor. Jeopolitik gerilimler, enerji tedarik zincirindeki kırılganlıklar ve artan talep baskısı, ülkeleri kendine yeterli enerji sistemleri kurmaya yönlendiriyor. Bu da küresel iklim politikalarında işbirliği yaklaşımından çok ulusal güvenlik temelli stratejilerin öne çıkmasına yol açıyor. Uzmanlara göre bu eğilim, kısa vadede enerji arz güvenliğini güçlendirse de uzun vadede küresel iklim hedeflerine ulaşmayı zorlaştırabilir.




