;
Ekonomi

Yoksul Ülkelere Yeşil Kredi Desteği için Yeni Plan Önerisi

yeşil kredi

Bu yıl Brezilya’da gerçekleşecek COP30 zirvesi öncesinde, Amerikalılar arası Kalkınma Bankası’ndan iklim finansmanına yönelik önemli bir adım geldi. Banka, kamu kaynaklarının kullanılarak yoksul ülkelerdeki yenilenebilir enerji kredilerinin satın alınmasını içeren yeni planıyla iklim finansmanı için milyarlarca doların önünü açmayı hedefliyor.

Latin Amerika ve Karayip ülkeleri için önde gelen kalkınma finansmanı kaynaklarından biri olarak hizmet veren Amerikalılar Arası Kalkınma Bankası, (Inter-American Development Bank – IADB) gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir enerjiye yönelik krediler için kamu kaynaklarını kullanan yenilikçi bir planla iklim finansmanı için kaynak yaratılmasını önerdi.

Bu önerileri geliştiren IADB başkanının iklim değişikliği özel danışmanı olan Avinash Persaud, planın birkaç yıl içinde yoksul ülkelerde filizlenen yeşil ekonomiye on milyarlarca dolarlık yeni yatırım çekebileceğine inanıyor. Ayrıca, 2035 yılına kadar gelişmekte olan ülkelere vaat edilen yıllık 1,3 trilyon dolarlık iklim finansmanının büyük bir kısmının da bu plan sayesinde elde edilebileceğini düşünüyor. Guardian’a konuşan Persaud, “Bu, yeşil büyüme için bir motor olabilir ve gelecekte ihtiyaç duyulan trilyonlarca dolarlık iklim finansmanını üretebilir” dedi.

Gelişmiş Ülkelerin Çoğu Emisyon Taahhütlerini Sunmadı

Persaud’un fikirleri bu hafta Almanya’da başlayan Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında ayrıntılı olarak sunulacak. Kasım ayında Brezilya’da gerçekleştirilecek COP30 iklim zirvesi öncesinde ülkelerin yeni emisyon azaltım planlarını sunmaları gerekiyor. Ancak sınırlı sayıda ülkenin dışında çoğunluk Şubat son tarihini kaçırdı.

Nitekim fosil yakıtların gerçek maliyetlerini ortaya koymayı ve temiz enerjiye adil bir geçişi teşvik etmeyi amaçlayan bir araştırma ve kampanya grubu olan Oil Change International’ın yeni araştırması da, birçok gelişmiş ülkenin 2023’teki COP28’de “fosil yakıtlardan uzaklaşma” sözü vermesine rağmen, petrol ve gaz çıkarımını genişletmeyi planladıklarını ortaya koydu. Analiz ayrıca 2025-2035 yılları arasında öngörülen yeni petrol ve gaz genişlemesinin %70’inden ABD, Kanada, Norveç ve Avustralya’nın sorumlu olduğunu gösterdi.

Oil Change International’ın küresel politika sorumlusu Romain Ioualalen, “İklim krizine yol açmak konusunda en büyük tarihsel sorumluluğa sahip ve en yüksek gelire sahip ülkelerin, risk altındaki yaşamları ve geçim kaynaklarını hiçe sayarak devasa petrol ve gaz genişleme planları yapmaları mide bulandırıcı” yorumunu yaptı.

Plan, Kredileri Yatırımcıların Yükümlülüklerine Uygun Hale Getiriyor

16 Haziran’da başlayan ve 26 Haziran’a kadar devam edecek olan Bonn’daki toplantıda, gelişmekte olan ülkeler için finansman konusu ön plana çıkacak. Bu ülkeler, emisyonlarını azaltabilmek ve aşırı hava olaylarının etkileriyle başa çıkabilmek için finansmana ihtiyaç duyuyor.

IADB’nin öncülüğündeki yeni plan ise vergi mükelleflerinin fonladığı kalkınma bankalarının, yoksul ülkelerdeki yeşil projelere verilen mevcut kredileri satın almasını içeriyor. Bunun da özel sektör kreditörlerinden gelen yatırımların önünü açabileceği düşünülüyor.

Bu tür krediler nispeten düşük riskli olmakla beraber, gelişmekte olan ülkelerin kredi notlarının zengin devletlere kıyasla daha düşük olması ve emeklilik fonları gibi ana akım özel sektör yatırımcılarının sıkı kredi kuralları nedeniyle bu kredilere yatırım yapmaları genellikle kolay değil.

Ancak bu krediler, temerrüde karşı garanti verebilen ve kendileri yüksek kredi notlarına sahip kalkınma bankaları tarafından desteklenirse, bu “yeniden paketlenmiş” kredi finansmanı özel sektörün kriterlerine uygun hale gelebilecek.

Karayipler’de küçük bir ada devleti olan Barbados’un Başbakanı Mia Mottley’nin eski danışmanı ve iklim finansmanı alanında önde gelen isimlerden biri olan Persaud şunları söyledi:

“Latin Amerika’da 50 milyar dolarlık geri ödenen yeşil kredi olduğunu fark ettiğimizde bizim açımızdan bu durum gerçekten bir aydınlanma anı gibiydi. Bunun üzerine şunu sormaya başladık: Yeni projeler yaratmak için bu kredileri neden satın almayalım ki?”

Bu planın temelinde yatan fikir ise özetle şöyle: Kalkınma bankaları, mevcut özel sektör alacaklılarına ait olan bu kredileri küçük bir prim ödeyerek satın aldığında, yenilenebilir enerji projelerinin geliştiricileri, bu sayede erişim sağladıkları finansmanı yeni projelerde kullanmayı kabul etmek zorunda olacak. Krediler satın alındığında, hâlihazırda başarılı yenilenebilir enerji projeleri geliştirme konusunda deneyimli olan bu geliştiriciler, yeni fırsatlar aramaya başlıyor ve bu da daha fazla yatırımı beraberinde getiriyor.

IADB şu anda bu programı başlatmak için çalışırken, COP30 öncesinde, önümüzdeki birkaç ay içinde teklif çağrısında bulunabilir. Başlangıç portföyünün ise 500 milyon ile 1 milyar dolar arasında olması öngörülüyor.

Latin Amerika’da Pilot Uygulama Başlatılacak

Hem özel hem de kamu sektöründen birçok uzman, Persaud’un fikirlerinin büyük bir etki yaratabileceğini söylüyor. COP30’a iklim finansmanı konusunda destek veren danışmanlık firması Systemiq’in kıdemli ortağı Mattia Romani ise şunları söyledi:

“Bu, hem pragmatik hem de yenilikçi çok güçlü bir girişim. Önümüzdeki yıllarda kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalacağımız kısıtlamalar göz önüne alındığında, menkul kıymetleştirme bu hedeflere ulaşmak için elimizdeki az sayıdaki gerçekçi araçlardan biri. Bu girişim, yerel ticari bankaların bilançolarını kullanarak kurumsal sermayeyi harekete geçirmeyi amaçlıyor. Plan, bankaların kredilerini menkul kıymetleştirerek kurumsal yatırımcıların yükümlülüklerine uygun hale getiriyor ve bu kredileri dönüşüm finansmanı için bir motor haline getiriyor. Latin Amerika’da bir pilot uygulama ile başlıyoruz.”